2023 yaz sezonunun bitiminde, Ekim ayında, Marmaris’ten kalkan feribotla kendimizi bir anda Rodos’un büyülü atmosferinde bulduk. Game of Thrones dizisinin içine girer gibi, Rodos’un ihtişamlı kaleleri bizi karşıladı.

Kaldığımız otele araba mı, motor mu kiralayalım derken, indiğimiz iskelenin karşısında yer alan rent-a-car ofisinde, adada yaşayan Türk kardeşimiz Ahmet’ten çok uygun fiyatlara araç veya motor kiraladık.
400 yıllık ecdat yadigarı bu adada, Türk dostlarımızın bulunması, tarih ve kültürün sınır tanımadığını bir kez daha bizlere gösterdi….:))
Rodos Şövalyeleri’nin uzun yıllar hüküm sürdüğü Rodos Kalesi ve içindeki eski Rodos kenti, UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor. Biz konaklamamızı Faliraki bölgesinde seçtik; adanın bu yüzünün daha sakin olması tercih sebebimizdi. Denize nazır otelimizde, her sabah opera yapan personel eşliğinde kahvaltı ettik. Alabildiğine kum ve tertemiz bir plajda huzuru bulduk.
Mytos Yunancada ‘söz öykü’ anlamına gelir. Mitoslar, ilkel insan topluluklarının evreni, dünyayı ve tabiat olaylarını kişileştirerek yorumlamak, henüz sırrını çözemedikleri hayatın ve evrenin çeşitli görüntülerini bir anlam kolaylığına bağlamak ihtiyacından doğmuş öykülerdir. Biz de mitosumuzu serin serin yudumlarken bu öykülerin büyüsüne kapıldık.

Old City’de gezerken, her an bir şövalyenin karşımıza çıkacakmış gibi hissettiğimiz, Orta Çağ’ın mimarisinin her devre uygunluğu bizi büyüledi. Adamların o dönemdeki zevkleri demeyelim de, kendilerini korumak için geliştirdikleri yapıların günümüzde trend olacağı öngörüsü yoktur diye umuyorum!
Rodos’un Görülmesi Gereken Yerleri:
- Rodos Kalesi: Şövalyelerin hüküm sürdüğü bu kale, tarih severler için bir cennet.
- Lindos: Tepedeki antik kalıntılara, çivit mavili ve beyaz badanalı evler arasından uzanıyorsunuz.
- Kamiros: Helenistik Dönem’den kalma, adanın en iyi korunmuş şehir kalıntıları uçsuz bucaksız bir manzaraya karşı yükseliyor.
- Faliraki: Sakin ve huzurlu plajlarıyla ideal bir konaklama bölgesi.
- Rodos Akropolisi: Antik Yunan’dan kalma tiyatro, stadyum ve Apollon Tapınağı tarih meraklıları için ilgi çekici.

Tanrıçaların Doğum Yeri: Symi (Sömbeki)
Yunan mitolojisinde tanrıçaların doğum yeri olarak bilinen Symi, ismini deniz tanrısı Poseidon’un eşi Nymph Syme’den alıyor. Tablonun içine girer gibi, renkli evleriyle adeta bir yağlı boya tablosunu andırıyor. Her yer öyle renkli ki, gerçek mi diye dokunmak isteyeceksiniz. Fayton turu, Manos ve Pantelis gibi yerlerde deniz ürünleri tadımı mutlaka denenmeli…
Öneriler:
- Konaklama: Rodos Palladium Otel
- Tarihi Mekanlar: Rodos Kalesi, Lindos Akropolisi, Hipokrat Meydanı, Mandraki Limanı ve yel değirmenleri
- Yeme-İçme: Tamam Restoran (kendi ürettiği şarapları ile ünlü, mastikası müthiş, Türkleri çok seviyor), Mama Sofia (yerel halkın işlettiği, uygun fiyatlı ve lezzetli deniz ürünleri)
- Eğlence: Soho Club, Ronda Beach (efsane menü, harika müzikler ve ortam)
Yemek demişken, Yunan mutfağında bizi güldüren pek çok tanıdık lezzetle karşılaştık. Caciki (cacık), baklavaki (baklava), dolmaki (dolma), imambayıldı gibi lezzetler midemize bayram ettirdi. Üstelik Yunan kahvesi ve rakı da sofralarımızdan eksik olmadı. En komiği ise, Karagöz ve Hacivat’ı bile almışlar! Yunan versiyonu Karagiozis ve Hacivatidis olarak karşıma çıkınca, bir an için “Acaba gerçekten Yunanistan’a mı geldik, yoksa memlekette mi kaldık?” diye düşünmeden edemedim. Hem kültürel zenginliklerimizi paylaştık, hem de bu benzerliklerle epey güldük.
Rodos ve Symi, tarih ve doğanın buluştuğu, medeniyetlerin ve şövalyelerin ev sahipliği yaptığı muhteşem adalar…
Şimdilik Hoşçakal Komşu ….!
Yorumlar kapalı.