31 Kasım 1995 tarihinde Mahmutbey kavşağında elleri kolları direksiyona bağlanmış halde bulunan ceset borsa dünyasına bomba gibi düşmüştü. Yener Kaya’nın mesleki geçmişi ve yaşadıklarını aşağıda, serinin ilk yazısında anlatmıştım.
Şimdi ikinci bölümüne gelelim.
İsmail Yener Kaya öldürülmesi üzerine; algı mı gerçek mi tartışmaları sürerken, dişçisi dişinden cesedi teşhis etmiş ve tartışmaya resmi olarak noktayı koymuştu.
Peki İsmail Yener Kaya niçin öldürülmüştü?
1994 krizi sektörün üzerinden tır gibi geçmiş, herkes 3 maymunu oynarken, ateş topunu kucaktan kucağa dolaştırmak sureti ile günü kurtarmaya çabalıyordu.
‘’İmece’’ usulü ile krizin açtığı yamalar kapatılmaya çalışılıyordu.
Günümüzde yaşadığımız gibi, 1994 krizi de ülkeyi yönetenlerin piyasa ile inatlaşmasından kaynaklı bir krizdi, yani bize ait olan, bize has politikalarla kendi kendimize çıkardığımız bir kriz!
Krizi aşmak için roller belirlendi, kaynaklar yeniden dağıtılacaktı, aslında kaynak dediğimizde ‘’denetlenebilir kara para’’ ekonomisi ile krizi atlatmak. Bir başka ifade ile ‘’kara para carry trade” hikayesine sarılmak.
Faili meçhul cinayetlerin arttığı ve ‘’gri liste’’ mecrasına göz kırpıldığı, kara paranın “krizsavar” olarak soruna çare gibi görüldüğü bir dönem.
Garip değil mi? Ne zaman kara para ile sulh olsak, büyüklerimizin aklına borsa geliyor! ‘’Ankara borsaya, borsa Ankara’ya aşık’’ dönemi başlıyor.
Borsaya akan para ‘’imece” usulü yara sarmada kullanıyor, 1990’lı yıllar ‘’Varlıklar Havuz, Aracı Kurum Sahipleri Yavuz’’ dönemi.
Para ve hisse açıkları müşteri havuzundan karşılanıyor, yani hesabı müşteri ödüyor.
Böyle bir ortamımın en sağlam geyiği “Efendim bilmem kimin parası ondaymış, bilmem hangi şirketin hisse takası o kurum havuzun daymış” vs vs…
Sistem ‘’imece’’ üzerine kurulmuş. Şimdiki piyasa tabiri ile “ödünç alma verme” gibi
Sistem suistimale açık olunca da dedikodu bol. Çünkü imeceye dahil olanlar muhasebeye hakim…
Bu dedikodularda biri de NESİM MALKİ ile YENER KAYA ile ilgiliydi.
Dönemin resmi açıklamaları olsun, karanlık oda fısıldaşmaları olsun; 3 gün ara ile işlenen bu iki cinayet arasında bağlantı olduğu iddiasını taşıyordu.
Tefeci Nesim Malki piyasayı yüksek faiz ile fonlarken, kimi şirketler batıyor, kimi borcunu sildirmenin yolunu arıyordu. Hayyam Garipoğlu’na verdiği borçtan Zeytinciler Kralı Erol Evcil ile ortaklığına kadar, borç alacak ilişkisi, borç verdiği şirketler, borsadaki varlıkları ve saire ve saire…
Tefeci Nesim Malki’nin kara paralarını Borsa’da aklayan Yener Kaya’nın, bu senetleri almak isteyenlerce öldürüldüğü iddia ediliyordu. Bir başka iddia ise ‘’Malki ve Yener Kaya’nın önemli bir ismin parasını Borsa’da batırdıkları’’ iddiasıydı.
Nesim Malki ile Yener Kaya’nın öldürülmesine giden yolda bir çok karanlık ilişki gündeme geldi;
Nesim Malki, Zeytinciler Kralı Erol Evcil ile ortak, şirket paralarını Yener Kaya’nın sahibi olduğu aracı kurumda borsada değerlendiriyor ve Yener Kaya borçları ile ölüyor. Yener Kaya’nın şirketinde inceleme yapan yetkililer ’’şirketin mal varlığının olmadığı, Kaya’nın ciddi bir borç içinde olduğunu’’ tespit ediyor, zaten ailesi de yılların borsacısının malvarlığını reddediyor
Belki cinayeti yönlendirmek isteyenler mevzuyu aşk cinayetine getiriyor, ancak biz yaşanaları bugünün dünyası ile karşılaştırmak için ele aldık.
Hamam aynı, tas farklı, hamamın sahipleri değişse de sermayesi, müşterileri, kaynakları aynı. Özü ‘’açgözlü getiri’’ vaadine dayalı umut yaratmak, ’’getiri halüsinasyonu” ile para çekmek, vaat etmek , olunca da…
O günün ‘’Havuz Hesapları” bugünün ‘’Havuz Fonlara” evrildi…
Zaten maksat bir borsacı cinayeti üzerin ahkam kesmek değil, parasal piyasalar yön veren süreçlere yönelik ‘’kaynak analiz’’yapmak
PARA SADECE TEKNİĞİ BOZMAZ!!!!!
Yorumlar kapalı.