featured
  1. Haberler
  2. Finans Hub Özel
  3. Çaycılıktan Zirveye, Oradan Ölüme: Banker Yalçın

Çaycılıktan Zirveye, Oradan Ölüme: Banker Yalçın

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir döneme damgasını vuran YALÇIN Doğan, Türkiye’de 1970’li yılların sonlarıyla 80’lerin ilk yıllarında yaşanan banker furyasında adını duyurdu. Doğan, “Türkiye’nin en genç bankeri” ünvanlıyla binlerce kişiden yüksek faiz vaadiyle para topladı. Vatandaşların paralarını batıran yüzlerce banker arasında ceza alan az sayıdaki kişiden biri olan Doğan’ın macerası.

1962 yılında Ankara’da doğan Yalçın, liseyi 2. sınıfta terk ederek yaşamın kollarına atıldı. İş hayatına İller Bankası’nda çaycılık yaparak başladı. Daha 16 yaşındaydı. Aklında her zaman zengin olmak ve lüks içinde bir hayat sürmek vardı. 70’lerin sonu bankerlerin adını duyurduğu, köşeyi döndükleri zamanlardı. Bu dönemlerde rüşvet ve iş takibi bile yaptı. Bankerlik yapmadan önce zengin olmak için birçok yol denese de başarılı olamadı. Hatta kazandığı paraları defalarca batırdı. Yaşı 17 olduğunda Demokrat Parti’nin gençlik kollarına girdi. Burada iletişim kurduğu Burhan Tam ile zamanla yakınlaştılar ve birlikte bir satış mağazası açtılar. Kara borsadan aldıkları malları burada satıyorlardı. Ama bir gün zabıtadan baskın yiyince tüm malları elinden alındı. Yani iflas etmişti. Bu işin olmayacağını anladığında, toptancılığa başladı. Ancak buradan da bir kazık yedi. Sıfırı tüketen Yalçın, bir gün gazetede bir ilan gördü. Hayalini kurduğu 200 bin lirayı alabilmek için o adrese gitti. Orada banker Semiramis Gürpınar’la görüşecekti. Onu beklerken insanların ona tomarla para getirdiğini gördü. İşte o gün bankerliğin nasıl yapıldığını, işlerin nasıl ilerlediğini öğrenmeye başladı. 18 yaşının ortalarında ilk bankerlik bürosunu açtı. Müşteriler akın akın geliyordu. Ona para verenler arasında kimler yoktu ki? Polisler, hâkimler, savcılar, avukatlar, daha kimler kimler. Banka yüzde beş faiz veriyorsa bankerler yüzde on beş veriyordu. Bu dönemlerde Ahu Tuğba gibi birçok isimle tanıştı. Açtığı her iş yerine çiçekler geliyordu. Kiminin üzerinde Sakıp Sabancı’dan, kiminin üzerinde Vehbi Koç’tan sevgilerle yazıyordu. Ama bunların hepsi göz boyamak için kurmacaydı elbette. Zamanla müşterileri çok arttı. Kendine müşteri getirenlere komisyon verir hale gelmişti. Kazandığı paralarla İzmir’de fabrikalar satın aldı. Arsa, ofis ne ararsan fazlasıyla vardı. Hayır işleri de yapıyordu. Milli Eğitim’le anlaşıp doğduğu köye kendi ismiyle okul yaptırdı. Eğlenceler, lüks hayat, yalılar, katlar, tekneler derken bir gün Maliye Bakanı Kaya Erdem’den bir açıklama yapıldı: “Vatandaşlar onlara paralarını emanet etmekle kumar oynamışlardı.” dedi. İşte o gün her şey değişti. Bankalarla da işleri ters gidince batmıştı. Kaya Erdem’in bu sözünden sonra herkes paralarını alabilmek için bankerlerin kapılarına dayandı. Banker Yalçın, diğer bankerler gibi yurt dışına kaçtı. Suriye’de bir süre yaşadıktan sonra Ankara’ya geldi. Kaçak olarak hayatına bir süre burada devam etti. 27 Eylül 1982’de, bir bayram günü ansızın tutuklandığında hakkında 200’den fazla şikayet ve 9 tane gıyabi tutuklama kararı vardı. Mahkemeden sonra hemen cezaevine gönderildi. Banker Yalçın’ın büyük saltanatı sadece 23 ay sürmüştü. Diğer bankerlere göre şanssızdı. Bazıları hiç cezaevine girmeden serbest bırakılmıştı. Çok güçlü tanıdıkları vardı birçoğunun. Ama Yalçın Doğan uzun zaman içeride kaldı. 25 yıl ceza verildi. İyi halden dolayı 8 sene sonra çıkacaktı. Yaptığı savunmada mağdur olduğunu dile getiriyordu. Gelen paranın haddi hesabı yoktu. Ve söylendiğine göre yanında emekli askerler, iş bitirici tipler, avukatlar ve eski bankacılar türemişti. Cezaevinden sonra fabrikalar, evler, arsalar ne var ne yok hepsi gitmişti. Ama nereye gittiğini o da bilmiyordu.

Tam 8 yıl içeride yattı Yalçın Doğan ve 1991’de dışarıya çıktığında başladığı yere geri dönmüştü. Yeniden çaycılık yapmaya başladı. Zamanla yine ilerlemeye başladı ve Çanakkale’ye yerleşti.

Önce bir gazete, ardından bir dergi çıkardı. Sonra iş adamlığına soyundu. Çanakkale’de bir kapalı otopark açtı. Birkaç yıl içinde mahkum aileleri yardımlaşma ve dayanışma vakfını kurdu. Buranın başkanlığını yaptı. Hatta radyo açmak için girişimlere başlamıştı. Cumhuriyet Gazetesi’nin 9 Mart 1992 tarihli sayısına bu haber şöyle yansımıştı: “Kamuoyunda Banker Yalçın olarak tanınan Yalçın Doğan, gazetecilikten sonra şimdi de radyo yayıncılığına el attı. Yaşamını Çanakkale’de sürdüren ve sigortacılığın yanı sıra Çanakkale Hakimiyet Gazetesi’nin iki ortağından biri olan Banker Yalçın, Çağdaş Gazeteciler Derneği Güney Marmara Şubesi’nin geleneksel Çağdaş’ın Konukları adlı toplantıda, haftada bir gün yayınlanan gazeteyi ileride günlüğe çevirmek istediğini, gazetenin kendisine para kazandırdığını belirterek, şimdi de Çanakkale’de büyük eksikliği hissedilen radyo yayıncılığına başlamak istiyoruz. Radyo istasyonu kurmak için fizibilite çalışmalarımız tamamlandı.” açıklamasını yaptı. Tüm çabalarına rağmen Yalçın Doğan için hayat hiç kolay değildi. Sürekli ölüm tehditleri alıyordu. Onun yüzünden binlerce insan birikimlerini kaybetmiş ve mağdur duruma düşmüştü. Tam işleri toparlamış, her şey yolunda gidiyor derken, 20 Temmuz 1998 tarihinde silahlı saldırıya uğradı. Vücudundan sekiz kurşun çıkarılan Banker Yalçın, olay yerinde hayatını kaybetti. Mahkum ve Mahkum Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın ikinci başkanı Muhlis İlhan, Yalçın Doğan’la ölümünden önceki gün konuştuğunu söyledi. Yaptığı telefon görüşmesini şöyle aktardı: “Gece 1’e doğru telefon etti. Bütün arkadaşlarını arayıp konuştuğunu belirterek, ben gelemiyorum, sen gel. Bir gece eğleniriz, dedi. O sırada ne yaptığını sordum, bira içtiğini söyledi. Ben burada ecelle boğuşuyor, ölüm kalım savaşı veriyorum. Sen de orada kafayı çek, diye sitem etti. Sesinden endişe ve korku içinde olduğu belliydi. Daha önce bana ölümle tehdit edildiğini söylediği için kötü olmuştum. Öleceğinden haberdarmış gibi tüm arkadaşlarını o gece aramış ve sanki helalleşmiş.” 20 Temmuz’da Yalçın Doğan’ı infaz edenler kendi elleriyle teslim oldular. Can Doğan, cinayette kullandığı tabancayı polise teslim etti. Can Doğan’ın ilk ifadesinde polise, Yalçın Doğan’dan 20 bin mark alacağı olduğunu, parasını alamadığı için öldürdüğünü söylediği öğrenildi. Yalçın Doğan’ın cenazesi, Kastamonu’nun Daday ilçesine bağlı Davutköy’de toprağa verildi. Ama olaylar bitmemişti onu defnetmekle. Yalçın Doğan’ı öldürdükleri iddiasıyla tutuklu olarak yargılanan Murat Hakan Doğan ve

Erdem Coşkun firar etti. Ankara polisinden alınan bilgiye göre, katil zanlıları tutuklu oldukları Düzce Cezaevi’nden Ankara DGM’deki duruşmaya getirildiler. Sanıklar duruşmadan sonra da Düzce’ye götürülmek üzere, Jandarma Astsubay Günek Göğer ve jandarma erleri eşliğinde, Bodrum’a giderken yolda firar ettiler. Zanlıları elinden kaçıran Astsubay Göğer, firardan sonra verdiği ifadesinde, dönüş yolunda bir restorana uğrayıp yemek yediklerini, yanlarında sanıkların avukatı Ahmet Kurtuluş’un da olduğunu, sonra erleri restoranda bırakıp sanıklarla bir otele gittiklerini ve otelde uyuyakaldığını, sanıkların ise kaçtığını belirtti. “Herhalde beni meşrubatla uyutmuşlar.” Yakalanması için operasyonlar sürdürülen sanıklardan Erdem Coşkun hakkında 20 yıl, Murat Hakan Doğan hakkında ise 36 yıla kadar ağır hapis cezası isteniyordu. Olayların içinde bulunanların bir kısmı kaçmıştı ve hâlâ bulunmuş değildi. Banker Yalçın, yaptığı hataların bedelini canıyla ödemişti. Hayatının son yıllarında işleri düzeltmek, yoluna koymak için çok çaba sarf etse de buna ömrü yetmemişti.

Kaynak: https://youtu.be/xrMN0bsuFRE?si=DRKkfzccgMaCblI8

Çaycılıktan Zirveye, Oradan Ölüme: Banker Yalçın
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.