Japonya’daki kadınların Türk Lirası’na (TL) olan ilgisi ve sevgisi, 2007 yıllarında küresel finans piyasalarının bile dikkatini çekmişti. Günlerce topladıkları paralarla ucuz yen toplayıp Türk mallarına yatırım yapmışlardı da geç anlamıştık. O zamanlar da pek kafa yormaz, “bıyıklı yabancı” der geçerdik.
Japonya, dünyanın en düşük faiz oranlarına sahip ülkelerinden biri iken -ki hâlâ bu unvanı kaptırmadı- düşük faiz oranlarından yararlanarak daha yüksek getiriler elde etmek isteyen Japon yatırımcılar, genellikle “carry trade” olarak bilinen stratejiye başvuruyorlardı. Düşük faizli bir para biriminden borç alınıp, yüksek faizli bir para birimine yatırım yapılıyordu. Tabii şimdi herkes biliyor, o zaman bunu Japon kadınları bilirdi.
Camdan cama, dünyanın neresinde yüksek faiz var, paralarını oraya yönlendirirlerdi. Biz de yüksek faiz veren ülkeler arasında birinci olduğumuz için ilk adresleri biz olmuştuk. Bu kurnaz yatırımcılar, dünya basınında manşet bile oldular.
“The Times” gazetesi, Japon kadın yatırımcılarının TL’ye olan yoğun ilgisine dair bir haber yayımladı. Haberde, Japon kadınlarının bu strateji ile Türkiye’ye yönelmesinin, Türk hükümetini şaşkına çevirdiği belirtiliyor. Haberde, özellikle Japon kadınlarının TL’ye olan ilgisi sonucunda Türkiye’nin ekonomik istikrarı için endişe duyulduğu vurgulanıyor. Japon ev kadınlarının, düşük faizli Japon yenini borç alarak TL gibi yüksek faizli para birimlerine yatırım yapmaları, Türkiye ekonomisi üzerinde potansiyel bir risk oluşturuyor. Eğer bu yatırımcılar TL’den çekilmeye başlarlarsa, Türk Lirası’nın ciddi bir değer kaybı yaşaması muhtemel.”
Nasıl haber? Bugün bile “ben bilirimciler” var ya, carry trade üzerinden kur riski okuyan, mahlaslı ve tabelalı hocalar, dünyayı yeniden keşfetmiş kibri ile ahkâm kesiyorlar. Japon kadın hareketini inceleyin ki bugünü anlayasınız.
Çin işi japon işi…
Yorumlar kapalı.