Son aylar içinde Merkez Bankalarının aldığı kararları iyi okumak gerektiğine inanıyorum. Bu kararlar yakın zamanda sermaye hareketlerini, muhtemel ticaret savaşlarını hatta politik gelişmeleri değerlendirmede önemli işaretler vermektedir.
FED aldığı son faiz indirim kararıyla (50 baz puan) enflasyonla mücadele konusunda son noktayı koymuştur, %2 olarak hedeflediği enflasyonu %3 olarak bırakmıştır. ABD borcu yaklaşık 35 trilyon dolar tutarındadır, önümüzdeki yıl ciddi bir borç çevirmesi beklenmektedir (tahmini 15 trilyon). Borçlanma maliyetlerini düşürmek için FED faiz indirimlerinin devam etmesi beklenmektedir. Bu gelişme ABD de tahvil piyasaları yerine, hisse senedi (borsa) piyasaları için olumlu etki yapacaktır. FED in faiz indirim politikasının sonucu olarak 2025 de dijital para piyasalarının olumlu yönde etkilemesini bekleyebiliriz.
Çin Merkez Bankası (PBoC) FED in aldığı kararlar doğrultusunda hareket etmektedir. Çin halkının varlıklarının %50 oranında emlak sektöründe yer almaktadır. Emlak sektöründe %50 ye varan kayıplar Çin halkı ve banka sektöründe ciddi bir krize yol açmıştır. Bu durumda, Çin Merkez Bankasının genişleyici para politikalarını devam etmesi beklenmelidir. PBoC genişleyici para politikası emtia fiyatlarının (demir, çelik, alüminyum, bakır) yükseliş eğiliminin devamına sebep olacaktır.
ABD ve Çin ekonomisinde bu gelişmeler olurken, küresel borç tutarı 312 trilyon dolara ulaştı. Bu tutarın önemli bir kısmı bu iki ülkenin olduğunu varsayarsak, ABD ve Çinin sürekli bir ticaret savaşları içinde olmasını beklemek gerekir. Bu gelişme dünya ticaretinde Hindistan, Vietnam ve Filipinler gibi ülkelerin konumu güçlendirecektir.
Dolar, merkez bankalarının rezerv para birimi olmaya devam edecektir. Fakat önümüzdeki yıllarda dünya ekonomisinde yaşanan durgunluk ABD kaynaklı bir krize sebep olmayacaktır. Japonya ve Almanya gibi ülkelerin küresel ticarette geri düşmeleri, bu iki ekonominin gücünü önümüzdeki yıllarda azaltacaktır.
Japon merkez bankası (BOJ) faiz politikası konusunda kararsız bir tutum sergilemektedir. Japon bankacılık sisteminde 90’lı yıllarda yaşanan krizin etkileri devam etmektedir. ABD ile Çin arasında var olan ticaret savaşlarında, Almanya geriye düşmüştür. Almanya, özellikle ihtiyacı olan iş gücü ve teknolojik dönüşüm konusunda gerekli adımları zamanında almamıştır.
Sonuç olarak, parasal genişleme politikaları ABD ve Çin gibi ülkeleri olumlu etkileyecektir. Bu iki ekonominin uluslararası ticaret savaşlarıyla birlikte siyasi ve askeri alanda yeni nüfuz edecekleri bölgesel güçler oluşacaktır. Bu bölgelerde, gelişmekte olan ülkelere sermaye akışları ve yatırım fırsatları olacaktır. Ülkemizin de bu fırsatlardan faydalanması gerekir.
T.C. Merkez Bankası faiz indirimleri mali reformlar dikkate alınarak yapması gerekir ve faiz indirim konusunda ihtiyatlı olmalıdır. Önümüzdeki yıllarda ekonomiyi olumsuz etkileyecek risk faktörü olarak bölgemizde ve dünyada devam eden jeopolitik gelişmeler olacaktır. Türkiye ekonomisinin bu risklerden olumsuz etkilenmesi beklenmelidir.
“Yapmamız gereken yapısal reformların yanında ihtiyaç duyulan makro ekonomik ve siyaset üstü kararların her alanda alınması olacaktır.”
Saygılar
Yorumlar kapalı.