featured
finanshub.com
  1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Bayram TUNCER yazdı: “TRUMP DÖNEMİ VE GERÇEKLER”

Bayram TUNCER yazdı: “TRUMP DÖNEMİ VE GERÇEKLER”

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Son 6 aydır yakın bir şekilde ülkemiz medya ve yorumcuları tarafından takip edilen ABD seçimleri sonuçlandı. Seçim sonuçları beklentiler doğrultusunda gerçekleşti diyebiliriz. Katılımcılar ve yorumcular tarafından seçimin ekonomik, dış politika, savunma, güvenlik hatta çevresel etkileri gibi konular üzerinden seçimin sonuçları değerlendirilmeye başlandı.

Benim açımdan aklıma gelen ilk soru?

Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini neden Cumhuriyetçi Partinin adayı kazandı?

ABD ‘de genelde muhafazakâr tabanı olan Cumhuriyetçiler bu seçimde geleneksel Demokrat parti tabanı olan işçi ve alt gelir gurubu seçmenden de oy aldı. Trump’ın seçim vaatleri içinde yer alan vergi indirimleri, Amerika da yükselen göçmen karşıtlığı ve var olan düzenin değişmediğine inanan bir kesim bu seçimde Cumhuriyetçileri tercih etti. Seçmenin birinci tercihinin, kökeni veya inancı ne olursa olsun , “EKONOMİ” olduğunu bu seçim sonuçlarından siyasiler tarafından alınması gereken bir ders olduğunu ortaya koymaktadır. Bu seçimlerde diğer önemli bir sonuçta Cumhuriyetçilerin Beyaz Sarayın yanında Kongre ve Senatoda kontrolü ele geçirmesidir. Yürütme ve yasamanın aynı partiden olması Amerikan halkı tarafından çok tercih edilen bir sonuç değildir. Kuvvetler ayrılığının yok olduğu bir dönemde, ABD de yaşanan siyasi gelişmelerin etkileri diğer ülkeler tarafından yakından takip edilmelidir.

Bu gelişmeler ışığında, dünyada var ekonomik sistem üzerinden objektif bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.

Amerikan ekonomik sistemi temelde halkının satın alma gücünün istikrarlı bir şekilde korunmasıdır. Bu yapıda iki önemli etken vardır, birincisi doların rezerv para olarak devamı, ikincisi ise 1979 yılında ikinci petrol ambargo sonucu yayınlanan Carter doktrindir. Dolar rezerv para olarak Dünya ülkeleri Merkez Bankaları tarafından tutulmaktadır. Bu rezervler ABD’nin cari açığını finans etmektedir. Çin ile ABD arasında beklenen ticaret savaşlarının özünde rezerv para konusu önemli yer almaktadır. Tahminlere göre Çin Merkez Bankasının rezervlerinin %60-70 oranı dolardır. Çinin dolar rezervleri ABD’nin cari açığının önemli bir miktarını finans etmektedir. Son yıllarda Çin MB sının altın rezervlerini arttırma çabası ABD tarafından yakından takip edilmektedir ve Çin’e karşı alınacak ticari kısıtlamalarda (tarif ve vergiler) temelinde bu faktör bulunmaktadır. Aynı durum, ABD ye karşı dış ticaret fazlası veren Japon

ya, Güney Kore, Vietnam ve diğer Asya Pasifik ülkeleri içinde geçerlidir. Bu sebepten dolayı ABD, BRICS ‘in bu bölgede gelişmesini kendi menfaatlerine tehdit olarak görmektedir.

Diğer önemli bir konuda kıymetli metallerin özellikle petrol fiyatının ABD dolarına endekslenmesi (Carter Doktrin) petrol ithal eden tüm ülkelerin ekonomisini ABD de yaşanan ekonomik gelişmelere bağlı kılmıştır. Çin petrol ihtiyacının %80’i, Japonya’nın %90 ve Avrupa Birliği (İngiltere hariç), petrol ve türevlerinin ihtiyacı Körfez ülkelerini kurduğu OPEC tarafından ABD dolar para birimi kullanılarak tedarik edilmektedir. Orta Doğuda oluşan bu Dolar kaynağı, Londra ve New York gibi finans merkezlerinde faaliyet gösteren bankacılık sistemi ülkelerinin siyasi tercihleri doğrultusunda hareket etmektedir.

Bu gerçeği dikkate alırsak, yeni Başkanın ABD menfaatleri doğrultusunda hareket edeceği ve diğer ülkelerdeki sorunlarla hiç ilgilenmeyeceğini söyleyebilirim. Jeopolitik olarak, ABD Rusya’nın tekrar Orta Doğuda güç kazanmasını istemez. ABD, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmanın düşük seviyede olsa da devam etmesini ve savaşın finansmanını Avrupa ülkelerinden isteyecektir. Böylelikle, Rus petrolünün ihracatını engellenmiş olacaktır. Bu arada unutmayalım ki ABD artık petrol ihraç eden bir ülkedir, en önemli pazarda Avrupa ülkeleridir. Tahminlerime göre önümüzdeki yıllarda petrolün varil fiyatında çok büyük bir değişiklik olmayacaktır.

Aynı zamanda Arap dünyasında güç kaybeden Türkiye’nin bölgede etkin bir konuma gelmesini ABD yeni yönetiminin isteyeceğini düşünmüyorum. İsrail’in bölgede sağladığı yeni kazanımlarını pekiştirmesi gerekiyor. Bunun oluşturulması için İran ve bölgede oluşabilecek çatışma ortamının düşük bir seviyede kalması gerekiyor.

Sonuç olarak, ülkemiz ile ABD yeni dönemde sıkıntılı bir sürecin bizleri beklediğini söyleyebilirim. 2019 yılında Türkiye’nin ABD ye yaptığı ihracat içinde sıfır vergi (tercihli ülke) uygulanan mobilya, mücevherat, yedek parça gibi ürünlerine vergiler konuldu ve F-35 programından çıkarıldık. Papaz kriziyle yaşanan siyasi ve ekonomik tehditler unutulmamalı. Bölgesel ekonomik daralma (Avrupa Birliği), göç sorunu ve ekonomimiz yaşanan zorluklar konusunda henüz somut adımlar atılmamıştır.

Ülkeyi yönetenler kendi halklarının menfaatleri doğrultusunda karar alırlarsa halklarının faydasına olur, fakat başka ülkelerin kurduğu düzen içinde hareket edilirse faturayı o ülkenin halkı öder.

Saygılar

Bayram TUNCER yazdı: “TRUMP DÖNEMİ VE GERÇEKLER”
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.