Hikayeti Ukrayna’daki Turuncu Devrimden başlatalım sonrasında da arkasından Kırım’ın ilhakı ile birlikte Avrupa ksıa süreli de olsa Rusya’dan gelen enerji haatındaki kesintilerin olabileceği ihtimalini konuşmaya başladı.
Bu konuyu ve ayrıntılarını aşağıdaki yazıda yazmış ve konunun çözmümüne ilişkin olarak TANAP Projesinin öneminin altını çizmiştim.
Buraya kadar çoğunlukla Hazar ve Doğu Akdeniz havzasına ilişkin hususları gündeme taşımıştım.Şimdi biraz da Arap yarımadasındaki enerjnin lojistiği ve Türkiye üzerine konuyu genişletelim.
Katar’ın eski yöneticisi Şeyh Hamad bin Halife El Sani, 2009 yılında, “Katar’dan Türkiye’ye bir doğalgaz boru hattı inşa etmek istiyoruz” demişti. Katar tarafından 2009 yılında önerilen 10 milyar dolarlık, 1.500 kilometre uzunluğundaki Katar-Türkiye boru hattı, Katar’ın geniş Güney Pars/Kuzey Kubbe sahasından Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye ve Türkiye dağıtım terminalleri üzerinden Avrupa’ya gaz taşımak üzere tasarlanmıştı.
O dönem gündemde olan iki projeden birisi olan Katar-Türkiye-Avrupa hattı üzerine 2009 yılında çalışmalar yapılmaya başlanmıştı.

Peki o mavi hatı nasıl oluşacak dersiniz iki ana parçadan oluşacak diyebilirim. Bir tanesi işim içinde İsrail, Ürdün, Suriye’nin olduğu birinci hat ve bu hat hazır

Ana hat ise Katar’dan Suriye’ye giden bir hat. Bu iki hattın birlşemesi ve devreye alınması durumunda, Katar-Ürdün-Suriye-Türkiye hattını izleyen boru hattı, Avrupa’ya sorunsuz bir şekilde ulaşacak ve Rus enerji koridoruun alternatifini oluşturacaktır.

Peki bu kadar önemli olan bir hat niye hayata geçirilmedi derseniz, biraz geçmişe gitmemiz gerekir.
2009 yılında Katar tarafından ortaya atılan bu proje Esad Rejimi tarafından kabul edilmemişti. Esad rejiminin en büyük destekçilerinden olan Rusya’nın kesinlikle işine gelmeyen bu projenin kabul görmemesi üzerine bir de 2011’de Arap Baharının ortaya çıkması ile belirsizliğin arttığı coğrafya’da proje mecburen rafa kaldırılmak zorunda kalmıştı.
Suriye’de yaşanan gelişmeler sonrası tekrar gündem gelen Katar- Avrupa enerji hattının hayata geçmesi tabii ki Türkiye için çok önemli gelişmelerden birisi olacağı yadsınamaz bir gerçektir.
Bir de bu proje için ufak bir ilave yapmak istedim. Haritadan görüldüğü üzere, bu hattın Türkiye ile iştirakli ilk bölümünün bir de İsrail işe iştiraki bulunmaktadır.

Bunun konu ile ne alakası var derseniz Kıbrıs adasının Güney Kıbrıs Rum Yönetimi(GKRY) Münhasır Ekonomik bölgesinde bulunan ve itilaflı alanda yer almayan 10 numaralı sahada ExxonMobil-Qatar Petroleum Konsorsiyumu hak sahibi durumundalar ve son olarak zengin bir doğal gaz yatağına ilişkin açıklamaları da bulunmaktadır.

Bu gazın İsrail üzerinden taşınmasına ilişkin daha önce çalışmalar yapılmış olsa da maliyetli olması sebebiyle bu projeyi de ötelemek zorunda kalmışlardı. Fakat şimdihayata geçirme imkanları yeniden gündeme taşınmak üzere.
Konuyla direkt bağlantısı olmamakla birlikte; Donalt Trump’ın önceki başkanlık döneminin Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın ortağı ve eski CEO’su olduğu Exxon Mobil’in isminin, Donalt Trump’un yeniden başkan olarak seçildiği dönemde gündeme taşınması çok ilginç bir rastlantı olarak karşımıza çıkmaktadır

Şimdi akıllarda; İsrail, Katar, ABD ortaklığının senaryosunu yazdığı ve sahnelediği bu filmde, Türkiye’nin hangi rolü üstlendiği sorusu yankılanmaya başladı.
Yorumlar kapalı.