Onyedinci yüzyılda Evliya Çelebi Seyahatname’sinde, İstanbul’un eğlence yaşantısında önemli bir yere sahip olan Ateşbazlar Esnafı’na ve onların da en çok ilgi çeken kısmı olan kukla sanatçılarına özel bir yer ayırmıştır. Evliya Çelebi’ye ilave olarak dönemini füvvetnâme ve surnamelerinde de “ayak kuklası, yer kuklası, araba kuklası, dev kukla, iskemle kuklası, el kuklası, çubuklu ve ipli kukla” gibi, farklı biçimlerdeki kuklaların toplumsal hayattaki rolü ve işlevi üzerine önemli bilgilere yer verilmiştir.
On dokuzuncu yüzyıla kadar özellikle de Karagöz gibi hicivsel bir anlatıma sahip olan kukla oyunları; dönemin sorunlarını ve yöneticilerin olumsuz niteliklerini mizah kullanarak eleştirilmesini sağlamıştır. Bu durum, kukla geleneğinin ondokuzuncu yüzyıldan itibaren zaman zaman baskı ve sansüre maruz kalmasına yol açmış ve yetişkinlere hitap eden kukla geleneği zamanla özünden uzaklaşmış, eğlenceli ve mizahi anlatımı çocuklara hitap edecek şekilde değişmeye başlamıştır.

Yirminci yüzyıl ile birlikte özellikle görsel medyanın gelişmesi sonrası kukla sanatı az da olsa şekil değiştirmiş ve içerik olarak da eski haline dönerek içeriğindeki siyasi ve sosyal hiciv unsuru artmıştır. Sonrasında ise kukla sanatının Karagöz, Hacivat gibi klasik tiplemelerine, güncel karakterler de eklenmeye başlamıştır.

Dönemin hiciv ustaları kendi söylemek istedikleri eleştrileri, kuklalar vasıtasıyla halka aktarırken, bu temaşa sanatında;
İzleyenler, ustanın parmakları vasıtasıyla kuklaya anlattırılan popüler hikayenin büyüsü ile aktüel konuyu seyreder ve keyif alır
Usta; çeşitli saiklerle kendisinin dile getiremeyeceği duygular ile düşünceleri parmaklarındaki ipler vasıtasıyla dile getirir ve maddi veya manevi kazanç elde eder,
Ustanın parmakları; Ustanın beyninden gelen sinyaller haricinde hareket edemeyecekleri için görevlerini yerine getirir
Kukla; varlık sebebi çeliştli ustalarca kullanılmak olan bir nesne olarak, o ustanın elinden diğer ustanın eline yolculuğuna devam eder.

Bunun borsa ile ne alakası var derseniz, durun anlatayım.
Pandemi sonrası borsadaki yatırımcı sayısı artınca oyuncular yani Ustalar gerek işlem yaptıkları tahtalarda hacim yaratmak gerekse operasyonun sonunda mal boşaltmak için bazı telegram ünlülerini yani Ustanın parmaklarını kullandı. Tabii ki ustanın parmakları için de amaca uygun kuklalara ihtiyaç duyulmaktaydı.
Bu kuklalar kucaktan kucağa gezdikleri için bulunması zor olmayan ama harcanması kolay varlıklardı. İzleyicilere gelince; bu temaşa sanatını izleyen ve oyunun içinde dönenlerden habersiz, ustanın onlara göstermek istediklerini görerek eğlenen, günlük popüler olaylay ile vakit geçirmekten zevk alan kitleydi tabii ki.
Şimdi günümüze geldiğimizde; gerek borsada gerek sosyal medyada en yaygın kullanılan manipülasyon aracı olarak da kullanılmaya başlandı kukla sanatı.
Borsada birisiyle hesabı, çözemediği derdi, sıkıntısı, yüzüne söyleyemediği sorunu olan kukla sanatına başvurmaya başladı. Bu sahne oyununda;
Kukla; kucaktan kucağa gezen, itibarsız ve ucuz borsa ve sosyal medya figürleri
Ustanın Parmakları; beyni olmayan ve ustanın refleksleri ile hareket eden organizmalar
Usta; oyunu kuran ve çeşitli saiklerle hiçbir zaman sahnenin önüne çıkmak istemeyecekler
İzleyiciler ise; sizler ve bizleriz sayın okuyucular.
Önemli olan kukla oyununu izlerken size gösterilene mi odaklanıyorsunuz yoksa sahnedeki aktörleri görmeye ve dertlerini anlamaya mı çalışıyorsunuz.
Ustanın gösterdiği oyun kadarı ile yetinenler senaryonun sunduğu aktüel bilgi ile eğlenir ve gündemin değişmesi ile birlikte sahne kapanır oyun sona erer.
Üstadın göstediği oyundan fazlasını, oyunda yer alan tüm paydaşları görenler ise oyundan çok, sahne ile ilgilenir ve Sun Tzu’nun öğretisinde olduğu üzere beklemeye başlar

Ne demiş büyük Usta;
Eğer nehrin kenarında yeterince sabırla beklersen, düşmanlarının cesetleri yüzerek önünden geçer…
Kalın sağlıcakla.
Yorumlar kapalı.