featured
  1. Haberler
  2. Dünya
  3. Hayaller Demokrasi Gerçekler Kakistokrasi

Hayaller Demokrasi Gerçekler Kakistokrasi

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Etimoloik olarak demos (halk) ve kratos (yönetim) kelimelerinin birleşmesi ile ortaya çıkan demokrasi kelimesinin içi 2500 yıldır doldurulmaya çalışılsa da, maalesef günümüzde bile tam ve doğru olarak içi doldurulamamış ve demokrasinin uygulamalarından faydalanarak sistemi suistimal edenler sebebiyle bir çok yeni tanım ortaya atılmıştır.

Esasında bunun sebebi, Eflatun’un Devlet kitabında gündeme getirdiği husustur. Eflatun kitabında;

“Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar, demokrasi despotluğa dönüşür.”

diye konuyu 2300 yıl önce kısaca özetlemiştir.

Katılımcı, vekaletçi,vesayetçi diye bir çok sınıflandırma yapılsa da kısaca demokrasinin işletilmesindeki en temel husus oy sahiplerinin, oyuna sahip çıkma refleksi yani bilinçli olma düzeyidir.

Diğer tarraftan; Efatun döneminda “halk” kavramı özgür, toprak ve köle sahibi, erkeklerden oluşan topluluğu tanımlamaktadır . Yani kısaca, elitlerin eğitimli olmasıdır esasında buraki anlatılmak istenen…

Peki demokrasi nasıl uygulandı derseniz; hiç konuyu uzatmayayım ve ayrıntıya girmeyeyim ama Solan Yasaları ile belli seviyede düzenlemeler yapılmış olsa da; idealde çizilen sınırlar içerisinde kalan ve halkın yönetimi olarak adlandırılan demokrasinin gerçek tek uygulaması da bu çerçevede kısıtlı nüfus üzerinde sağlanmaya çalışılmıştır.

Fakat nüfus ile dinamizmin artması ile demokrasi tarif edilen ideal halinden sürekli olarak uzaklaştırılmıştır. Burada bir virgül koyum biraz geriye gidelim sonra burası ile birleştireceğim konuyu,

Avcı toplayıcı toplumdan tarım toplumuna geçiş ve sonrasında da yetiştirdiğini saklamanın keşfi ile birlikte, yani kısaca metaforik bir tabirle SAKLAMA KABININ BULUNMASIYLA, saklama kabına sahip ve içini doldurma gücüne sahip olanlar ticaretlerini yürütmek ve artırmak için ayrıcalıklar elde etmek adına; yönetimi ele geçirmek için çaba göstermişlerdir.

Feodalizmin doğuş sebebi olan saklama kabının verdiği gücün korunması dürtüsü, muktedirin yetkilerini ve ayrıcalıklarını artırması dolayısıyla da suistimali artırması sebebiyle 18. yüzyılda yerini başka bir akıma bıraksa da, yönetim tarzından bağımsız olarak saklama kabı sahipleri her zaman yönetime ortak olma isteklerini sürdürdüler.

Sanayi devrimi ile birlikye saklama kabının içini buğday yerine sanayi ürünleri, günümüzde de teknoloji ürünleri almaya başlasa da, saklama kabının sahipleri sürekli olarak içerisine konulan ile doğru orantılı olarak değişse de saklama kabına sahip olanların refleksleri hiç değişmedi.

Şimdi virgül koyduğumuz yerden devam edelim, nüfus ve coğrafi geçkenliklerin artması ve globalleşme denen felsefenin dayatılması sonucu, sosyal medyanın etkisi giderek artmış ve salkama kabı sahiplerini ile o kaba sahip olmak isteyenlerce demokrasinin arkasına saklanarak algı yönetimi en etkin yöntem olarak ortaya çıkmıştır.

Bu algı yönetimi , Eflatun’un Devlet kitabında yaptığı tespit birleşince 21 yüzyıl başında bürokrat lider tipi yerini, demagog tüccar liderlere bırakmaya başlamıştır.

Trump’ın ikinci seçimi sonrası çok tartışılmaya başlanılan bu konuya, bir de Trump’ın etrafındaki finansör ticaret adamları ile atadığı kişiler iyice yüksek sesle tartışılmaya başlandı.

Demokrasinin kendisinin ciddi anlamda tartışıldığı, eksikliklerinin ve güçler ayrılığı ilkesinin zedelenmesi durumunda çıkabilecek sorunlara ilişkin çokca fikri çalışma yapıldığı günlerde,daha biz demokrasiyi çözememişken bir de yeni bir kavram ortaya atıldı; “Kakistokrasi”

Kakistokrasi

Etiminoloijik olarak eski Yunanca “kaka” (insan dışkısı) kelimesinden türetilmiştir. Kakistokrasi, bilgi, ehliyet, liyakat, ahlak, erdem gibi değerlerin hiç birisine sahip olmayan insanların yönetimde hâkim olduğu bir rejimi ifade eder.

Seçimin esas olduğu demokratik yapılarda, son dönem görülen en büyük sorun “irrasyonalite”dir. Daha açık bir ifadeyle, saklama kabına sahip olanlar ve onu ömür boyu korumak isteyenlerin başta sosyal medya olmak üzere tüm iletişim araçları ile ilgisiz, bilgisiz ve rasyonaliteden beslenmeyen seçmen topluluğunun iradesini etkileyebileme gücünün atması ve bu etkinin her geçen gün büyümesidir.

Demokrasinin sadece çok oy alanın vekalet verdiği kişi/topluluk/zümrenin bir sonraki seçime kadar mili iradaye dayanarak karar verdiğine inanmaları ve topluluğu da buna inandırmaları da irrasyonalitenin başlangıç noktasını oluşturmaktadır. İşte ABD’de Trumpmania olarak adlandırılan düşüncenin de çıkış noktası da bu anlayıştır.

Saklama kabı sahiplerinin yönetimdeki etkileri ve kurallar ile uygulamaların kendi çıkarlarına esnetilmesi ve evirilmesi isteklerindeki başarı oranları arttıkça, güçler dengesi bozulmaya başlar. Diğer taraftan da bir sistemin toplumsal faydayı hedeflemesi gerektiği düşüncesi sadece saklama kabı sahiplerinin çıkarları için var olması gerektiğine evrilmeye başlaması ile birlikte demokrasiler, doğal olarak kakistokrasiye dönüşürler.

Ve bu değişim hayata geçtikten sonra, artık sistemsel hataların artması, saklama kabı sahiplerinin diğerlerini ezmek ve piyasayı ele geçirmek için ellerinden geleni yaptıkları için;

  • Toplumsal düzende
  • Ekonomik hayatta
  • Bürokratik sistemde

derin yaralar açılır.

O zaman ABD’yi şimdiden uyarmakta fayda var aman dikkat edin;

Hayaller DEMOKRASİ gerçekler KAKİSTOKRASİ olmasın

Kalın sağlıcakla.

Hayaller Demokrasi Gerçekler Kakistokrasi
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.