Cumhurbaşkanı Erdoğan, bildiğiniz üzere Endonezya, Malezya ve Pakistan özelinde temaslarda bulundu. Buradaki temasların neye dokunduğunu, nelere sebep olup hangi sonuçları doğuracağını iyi anlamak lazım. Türkiye’nin sadece Avrupa ya da Ortadoğu’dan ibaret olmadığını bu ziyaret ile deklare etmiş durumda. Türkiye bir gün Afrika’da, bir gün Orta Asya’da; kısacası, Türkiye’nin kabuklarından çıktığını görüyoruz.
Ziyarette göze çarpan en önemli durum samimiyet ve içtenlikti. Türkiye’nin bölgesinde üstlendiği rol ile gücünü göstermesi ve bu güce duyulan ihtiyaç dolayısıyla Türkiye lideri baş üstünde tutuldu. Malezya Başbakanı Enver İbrahim ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Erdoğan’ı “Müslüman dünyanın lideri” olarak tanımladı. Atlantik’ten Pasifik kıyılarına kadar ortak bir duruş sergilenmiş oldu.
Bu görüşmelerde savunma alanında büyük anlaşmalar yapıldı. Haricinde büyük gelişmeler kapıda. KKTC’nin tanınması konusu masaya yatırıldı. Hatta kısa bir süre sonra bu konu tekrar gündeme gelebilir. Türkiye’nin karşısında tehditlerin olduğu bir dönemde bu ziyaretlerin yapılması da mesaj niteliği taşımaktadır.
Ayrıca ticaret yolları denildiğinde akla Malakka Boğazı gelmektedir. Boğazın kontrolü Endonezya ve Malezya tarafındadır. Bu yol, Asya ve Çin ticaretinin can damarıdır. Trilyonlarca dolarlık ticaret bu yoldan yapılmaktadır. Türkiye, coğrafyasının etki alanını pozitif yönde kullandı. Kısacası, ilkokul ve ortaokulda öğretilen jeopolitik değer bugün gün yüzüne çıktı. Dünyadaki tüm jeopolitik tezler bu bölge üzerine kurulu iken büyük güçlerin odak noktası olduğu bir bölgede büyük bir sıçrama noktasına geldik.
Bu noktada nükleer güç üretilmeli, caydırıcılık konusunda düşmana korku verilmelidir. Kendi nükleer denizaltılarımız, uçak gemilerimiz ve kıtalararası nükleer füzelere sahip olmamız elzemdir! Bugün gelinen noktada savunma dönemi bitmiştir. İsrail’in 1 saat mesafede çatışma alanı oluşturduğu bir coğrafyada kaderimizi beklemek yanlış olacaktır. 21. yüzyılda büyük güç olmak istiyorsak gerekeni gözümüzü kırpmadan yapmak gerekiyor.
Kendi geleceğimiz için oturmaktan vazgeçip ayağa kalktığımız bu dönemde artık yürümemiz lazımdır. 2019 yılında bir yazımızda “Akdeniz dünyamızın merkezi olacak” dediğimizde bazılarımız gülmüş olabilir! Geldiğimiz nokta belli. O gün “Coğrafyada biz olmadan düzen kurulmayacak” dediğimizde bazılarınız şaşırmıştı. Gelin, bakın! Suriye’de Esed gitmiş, Baas rejimi çöktüğü bir döneme hep beraber şahitlik ettik. Çok radikal bir dönemden geçiyoruz. Büyük gelişmeler kapıda. Şu an söyleyip merakınızı gidermeyelim. Türkiye büyük bir ülke, bunu kimse unutmasın.
Yorumlar kapalı.