featured
  1. Haberler
  2. Pazar Yazısı
  3. Galipler ve Mağlup Budalalar

Galipler ve Mağlup Budalalar

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

(Dostoyevski’nin “Budala” romanından esinlenerek)

Bu dünyada her şey baş aşağı.
Kazananlar kaybediyor, kaybedenler kazanıyor.
Ama bunu anlamak için başka bir göz, başka bir kalp gerekiyor.

Bir zamanlar Prens Mişkin vardı.
Dostoyevski, onunla insan ruhunun en savunmasız ve en yüce hâlini göstermeye çalıştı.
Mişkin, alaylara, ihanetlere rağmen temiz kaldı.
Ve herkes ona aynı etiketi yapıştırdı:
“Budala.”

Bugün Mişkin yaşasaydı, sonuç değişir miydi?
Hayır.
Bugün de sosyal medyada “saf”, iş dünyasında “akılsız”, aşk ilişkilerinde “anlamsız” bulunurdu.
Çünkü hile yapmayanlar, bu devirde hâlâ kaybeden sanılıyor.

Ama asıl kim kaybediyor?
Üç kuruşluk çıkarlar için kalbini satanlar mı?
Yoksa insan kalabilmek uğruna, mağlup olmayı göze alanlar mı?

Bir gün, herkesin alkışladığı o büyük “galipler”e dikkatlice bak.
İçlerinde bitmeyen bir huzursuzluk, doymayan bir boşluk taşıyorlar.
Çünkü kazanmak uğruna kaybettikleri şeyi hiç geri alamayacaklar: kendilerini.

Öte yanda ise bir başına yürüyen, küçük bir iyilik yapan, kimsenin duymadığı şarkılar mırıldanan biri var.
O görünürde mağlup.
Ama ruhu galip.
Çünkü kimseye karşı değil, yalnızca kendine sadık kaldı.

Budala romanı, işte tam da bunu anlatıyordu:
Gerçek zafer, dünyayı yenecek bir kurnazlıkta değil,
dünyaya rağmen insan kalabilme gücünde saklıdır.

Bugün, galip gibi görünenler belki birer mağlup.
Ve mağlup sanılanlar, görünmeyen bir zaferle yaşıyor.

Sahi, bir kez daha soralım:
Bu yolda asıl budala kim?

Galipler ve Mağlup Budalalar
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.