RockyP ile yollarımız Hint asıllı Amerikalı yatırımcı Mohnish Pabrai üzerinden keşişti. Bir gün Pabrai’nin paylaşımları altında Rocky’nin Türkiye borsası hakkındaki yorumlarına rastladım ve takibe aldım. Bir de Pabrai’nin Rocky’i takip ettiğini görünce “imrendim sana” dedim. Bu şekilde takipleşmeye başladık. Rocky 40 yaşlarında Amerika’da finansal özgürlüğe ulaşmış ve üç yılı aşkın bir süredir borsamızda da yatırımlar yapan ‘nitelikli’ bir yatırımcı. Amerika ve Türkiye piyasalarında yatırım yapıyor. Finansal özgürlüğe nasıl ulaştığını, günlük ihtiyaçları için nakit akışını nasıl sağladığını, bir gününü nasıl geçirdiğini, borsamız ve halka arzlar hakkında neler düşündüğünü öğrenmek isterseniz bu sohbete eşlik etmek isteyebilirsiniz. Söyleşimiz uzun olduğu için iki parçada yayınlama kararı aldık.
Pabrai sayesinde onu ve stratejisini takdir eden yabancı yatırımcılar da Türkiye’ye yatırım yapıyor. Bunlardan bazıları ile de söyleşi yapmak için girişimlere başladım. Finanshub okuyucuları için bir yabancı gözüyle kurumsal dışındaki bireysel yatırımcılar Türkiye borsası hakkında neler düşünüyor, gelin isterseniz birlikte keşfedelim. Beğenir, söyleyişi arkadaşlarınızla paylaşarak çoğaltırsanız belki arkasından yenileri de gelir.
“2023’te DOAS’tan aldığım temettüler, eski işimdeki bir yıllık maaşımdan daha fazla oldu”
MBS: Rysaş’tan konu açılmışken borsaya yeni başladığım dönemlerde bir duyum ile 4 lira ortalamayla küçük bir miktar kısa vade tutmak için almıştım. Daha sonra Pabrai’nin videolarında bol bol Rysaş kelimesini duyunca ve Pabrai’nin bakış açısı ve dayanaklarıyla şirketi yeni bir gözle dinlediğimde tasarruflarımla artırdığım paralarla ortalama 8 lira maliyetle bir miktar hisse daha almış ve 45 gibi bir fiyattan başka bir şirkette potansiyel gördüğüm için satmıştım. Kendime göre çok da uzun olmayan bir vadede küçük paralarla iyi bir kazançtı diyebilirim. Bu anlamda Pabrai’nin değerlendirmeleri önümü aydınlattı. Belki bu soruyu sormam doğru olmaz ama sen nasıl cevaplamak istersen öyle kabul ederim: ortalama kaç ortalama ile yatırım yaptın veya Pabrai ifadesiyle kaç X yaptın? Ve Rysaş, Türkiye borsasında yatırım yaptığın ilk şirket olarak diğer ülke borsalarında yaptığın yatırımlarla kıyaslandığında iyi ki buraya gelmişim diye hissettirdi mi?
RockyP: Reysaş, Türk borsasında çok düşük fiyatlara ne kadar çok değer bulunduğunu görmemi sağladı. Gözlerimi açtı. Ancak, makroekonomik ve döviz sorunlarını hesaba katmak için büyük bir güvenlik marjına sahip olmam gerekti. Bu yüzden enflasyondan fazla etkilenmeyecek işlere odaklandım (EFES, TAV, sigorta şirketleri). Türk portföyümün verilerini ekleyeceğim. Bunlar ABD Doları cinsinden bileşik yıllık getiriler (aksi belirtilmedikçe). Görüntüde olmayan, artık sahip olmadığım DOAS’tan aldığım çok büyük temettüler var.
Bu yüzden, BIST’te yatırım yapmaya başladığımdan beri, USD cinsinden 3 yıllık bileşik yıllık getirim %28.52 oldu. Ayrıca birçok büyük temettü aldım. Ancak, ilerleyen dönemde sahip olduğum firmalar büyük temettü ödemiyor ve RYSAS ile TAV hiç temettü ödemiyor. Ancak durumu daha iyi anlamak için, 2023’te DOAS’tan vergi sonrası aldığım temettüler, eski işimdeki bir yıllık maaşımdan daha fazla oldu.
Yine de, yabancı girişlerin artmasıyla birlikte BIST şirketlerinin geleceğinin çok parlak olduğunu düşünüyorum. Ancak, değerlemeler oldukça yükseldi. Yine de, dünyanın en ucuz borsalarından biri olmaya devam ediyor ve Pabrai’nin 2022’de Lauren Templeton ile yaptığı röportajda söylediği gibi, eğer küçük bir sermaye ile yeni başlıyorsa, tüm zamanını ve enerjisini BIST’e yatıracağını düşünüyorum.
“Arsız bir taklitçiyim”
MBS: Ve tüm bunları trade yapmadan sadece doğru şirketlerde doğru pozisyonları alarak yaptın. Bravo. Bir anlamda senin için de Pabrai’nin ayak izlerini takip eden bir “shameless cloner” (MBS: Pabrai’nin en iyilerin yaptıklarını arsızca taklit ederek başarıya ulaşmak anlamında sıkça kullandığı ‘utanmaz taklitçi’ anlamında) diyebilir miyiz?
RockyP: Evet efendim. Ben tamamen utanmaz bir taklitçiyim. Bu, ustalaşılması gereken çok önemli bir zihinsel model. Eğer İstanbul’da yaşıyor olsaydım ve Türkçe konuşabilseydim, muhtemelen daha girişimci olur ve kendi başıma daha fazla fırsat arardım. Ancak bu çok daha az emek gerektiren yöntem benim için gayet uygun. Yine de, şirketlerin tüm belgelerini okur ve finansal durumlarını takip ederim. Ama gerçekten, bu şirketlerden hiçbirini satmayı planlamıyorum.
“Buffett’in halka arzlardan kaçınma tavsiyesine uyuyorum”
MBS: Borsaya kote edilen yeni halka arz şirketleri takip ediyor musun? Mesela bu halka arzlara katıldığın veya takibe aldığın oluyor mu? Yoksa daha çok tercihin belli bir filtreden geçmiş, daha oturmuş ve kendini ispatlamış şirketlere mi odaklı?
RockyP: Katılmıyorum. Buffett’in arzlardan kaçınma tavsiyesine uyuyorum. Bankaların ve aracı kurumların hisseleri en yüksek fiyattan satma konusunda çok fazla teşviği var ve insider bilgiler genellikle kısa süre sonra satışa çıkarılıyor. Halka arzlarda değer bulmak oldukça zor. Ancak imkânsız değil. Sadece benim yetkinlik alanımın dışında.
“Arkadaşlarım dil engeli ve yabancı pazar olmasından korkuyor”
MBS: Evet son iki senede çok fazla yeni şirket halka arz oldu ve bu senenin belli bir dönemine kadar bu arzlardan birçoğunun tavan tavan gitmesi milyonlarca insanı bu cazip kazançlardan dolayı borsaya çekti. Fakat son halka arzlarda tam olarak da senin bahsettiğin olay yaşanıyor. Bu da birçok yeni yatırımcıyı borsadan soğuturken yeni arzlara katılım oldukça düştü. Fakat ben yine de bu yeni şirketler içinde oldukça potansiyel olan bazı şirketler olduğunu düşünüyorum. Mesela 2023 ve 2024 yılında arz olan iki şirket en büyük beklenti içinde olduğum şirketler. Tabi yanılabilirim de. Arz konusunu burada kapatarak şunu sormak isterim: Türkiye borsasını ve Türkiye’de yatırım yapmayı önerdiğin arkadaşların, akrabaların oluyor mu? Bunlardan seni dinleyerek yatırım yapanlar oldu mu? Yoksa hala belirsizlik içinde olan bazı şeylerin düzelmesini bekleyecek temkinli mi davranıyorlar?
RockyP: Evet, bunu birçok meslektaşım ve arkadaşıma önerdim. Tahmin edebileceğiniz gibi, çoğu dil engeli ve yabancı pazar olmasından korkuyor. Getirilerimi gösterdiğimde bile enflasyon gibi yaygın endişeleri dile getiriyorlar. Ayrıca, Amerikalı yatırımcılar bir nesildir çok yüksek pasif endeks fonu getirileriyle şımartıldıkları için bu durumu değiştirmek zor oluyor.
Financial Times, BIST hakkında en azından son 3 yıldır yazıyor. Çok geç değil, ancak bu kişiler yatırım yapmaya cesaret bulduğunda muhtemelen hisse başına tam değeri ödeyeceklerdir; bu da benim için sorun değil. Yazarken kastettiğim şey, olağanüstü getirileri vurgularken makro politika yapıcılarını eleştirmeleri.
“Yerel yatırımcılar arasında bir kumar atmosferi var”
MBS: Mesela bizde de enflasyonda borsaya gelmek yerine sadece faize yatırım yapanlar var. Enflasyon yüksekken ve bankalar da iyi faizler öderken borsadan da bu tarafa çok para çıkışı yaşandı. Son zamanlarda yabancılar borsadan çok hem faizlere hem de tahvillere geliyor. Bir yatırımcı olarak yüksek faiz ve tahviller senin ilgini çekiyor mu? Mesela “hisselerimi hiç satmayı düşünmüyorum” dedin. Belki birileri çıkıp, “satıp paranı şu bankada faize koysaydın şu kadar getiri alırdın” diyecektir. Böyle düşünenlere de eminim bir mesaj vermek istersin.
RockyP: Evet, tabii ki. Ünlü bir ABD yatırımcısından, sanırım Bill Miller’dan gelen eski bir söz var: “Pazar zamanlaması değil, piyasada geçirilen zaman önemlidir.” Ayrıca Buffett, faiz oranları ve tahviller cazip görünmeye başladığında, bunun borsa alım zamanı olabileceğini belirtmiştir. Munger da, hisse senetlerinden sabit gelire geçmenin vergi sonuçları olabileceğini ve hisse senedi satıldıktan sonra fiyatların artabileceğini belirtmiştir. Uzun vadede, profesyoneller bile bu treydi yanlış yapabilir. Bireysel yatırımcıların bu hareketleri zamanlamaya çalışırken ortalama getirinin altında performans göstermeleri garanti gibidir. Bu, hisse senedi yatırımlarının doğasına değinir. Graham’ın yatırım düşüncesinin temel taşlarından biri, hisse senetlerinin bir işin paylara bölünmüş parçalarının bir kısmına sahip olduğunu her zaman hatırlamaktır. Satın alınabilmeleri, satılabilmeleri veya ticaretinin yapılabilmesi, bunların böyle yapılması gerektiği anlamına gelmez. Buffett, çiftlik mülkiyeti benzetmesini her zaman kullanır. Eğer bir çiftliğiniz varsa, iyi ürünler üretiyor ve arazi sağlıklıysa, belki üzerinde kira getiren bir apartman eviniz varsa, faiz oranları ve hesaplar daha yüksek oranlar sunsa bile bu çiftliği satmazsınız. Aynı şey hisse senedi sahipliği için de geçerlidir. Büyükler, uzun vadeli hisse senedi sahipliğinin genellikle yetersiz olan bir ruhsal durumu gerektirdiğini on yıllardır söylüyorlar. Bu öğrenilebilir veya geliştirilebilir, ancak insan doğası anında tatmin arayışındadır ve bu, uzun vadeli hisse senedi performansı için gerekenin tam tersidir.
Bununla birlikte, Buffett’in Berkshire Hathaway’i, ABD Hazine piyasasının %3’üne sahip. Ancak bu, tek başına bir yatırımcı için farklı bir durum. Berkshire Hathaway’in işlerinden ve sigorta akışlarından milyarlarca dolarlık nakdi var. Bu, parayı makul bir faiz oranıyla güvenli bir şekilde saklamak için en iyi yerlerden biridir.
Yatırım psikolojiktir. Hiper enflasyonla yaşamak, bir kişinin paraya ve geleceğe/yatırıma bakışını kesinlikle etkileyebilir. Genel piyasa ve “patronlar” konusunda güvensizlikle birleştiğinde, bu yerel yatırımcılar arasında bir kumar atmosferi yaratıyor. Ne yazık ki, bu durum, al-sat yapmadan uzun vadeli yatırım yapanlar için büyük bir avantaj sağlıyor. Çünkü serbest dolaşımdaki hisse senetlerinin yüksek dönüşü nedeniyle çok düşük fiyatlarla hisse senedi toplama fırsatımız oluyor. Ne yazık ki, insan doğası yatırım başarısı için tam tersine programlanmıştır.
“Türkiye, değer yatırımı için MÜKEMMEL bir Pazar”
MBS: Borsamızda daha çok trade amaçlı işlemler yapanlardan bazen şöyle yorumlar dinledim: “Buffett, Türkiye’ye yatırım yapsa batar… veya Buffett, Munger gibi adamların stratejileri Türk borsasında işlemez… Bizim borsamız Amerika’dan farklı… Bizde başka dinamikler var…” Gibi. Bu konuda ne düşünüyorsun merak ediyorum.
RockyP: Şimdi, söyleyebileceğim tek şey bunun %100 yanlış olduğudur. Türkiye, değer yatırımı için MÜKEMMEL bir pazar. Son derece verimsiz (MBS: inefficient. Bu kelimeyle Chicago Okulu’nun ortaya attığı efficient markets görüşünün (menkul kıymet fiyatları hakkında anında bilgi alınabilecek pazarlar) tersi olduğunu vurgulamak istiyor) ve menkul kıymetleri (securities) incelemeyen, onları kumar fişleri gibi trade yapan katılımcılar tarafından hızlı işlem görüyor. Pabrai’nin başarısı ve onun takipçileri/öğrencileri olarak benim başarım da bunun bir kanıtıdır.
Buffett ve Munger’in değer yatırımı, bu tür fiyatlamalar ve verimsizlikler üzerinde başarılı olur. Bunu söylemekle yetineceğim ki, eğer Buffett genç bir yatırımcı olarak küçük bir sermaye yönetiyor olsaydı, şimdiden İstanbul’a taşınmış ve Türkçe’yi günde 8 saat çalışıyor olurdu.
Yerel yatırımcıların bu ifadeleri aslında tamamen tersine. Klasik değer yatırımı kullanarak yatırım yapmanın çok daha zor hale geldiği pazar aslında Amerikan piyasasıdır. Çünkü birçok sofistike yatırımcı tüm verileri didik didik ederek inceliyor ve bu nedenle verimsizlikler(inefficiencies) genellikle çok çok kısa sürüyor, tıpkı Buffett’ın finansal kriz sırasında Bank of America’da büyük bir hisse oluşturduğu gibi. Munger da finansal kriz sırasında dipteyken 3 büyük ABD bankası satın aldı.
“Günlük ihtiyaçları eşimin maaşıyla karşılıyoruz”
MBS: Bugün öğle molasında spor yaparken, dün 40 yaşlarında finansal özgür olurken bahsettiğin Amerikan Rüyası diye tabir edilen ev almamak ve bir evi finanse etmek için ayıracağın paraları yatırımda değerlendirmek konusunu düşündüm. Ama merak ettiğim şu, o zaman muhtemelen kirada oturuyorsun. Haliyle senin ve ailenin günlük hayata dair ihtiyaçları da var. Peki çalışmayı bırakmış ve birikimlerini yatırım enstrümanlarında değerlendiren biri olarak düzenli bir nakit akışına ihtiyaç var. Öyle ki bu nakit akışının da riske girmeden sürdürülebilir şekilde senin aylık masraflarını karşılayacak geliri üretmesi lazım. Bu konuyu nasıl çözdün merak ediyorum.
RockyP: Bu kolay bir soru. Eşim hâlâ tam zamanlı çalışıyor ve makul bir maaş alıyor. Onun maaşıyla geçinebiliyoruz ve yatırım sermayesine ekleme yapabiliyoruz. Eşim işini çok seviyor ve bu yüzden çalışmaya devam ediyor. Ayrıca maaşı düşük olduğu için daha yüksek gelir vergisi ödemekten kaçınmamıza da yardımcı oluyor. Ayrıca acil durumlar için küçük bir birikim hesabım da var. Ancak zamanı, maddi kazançtan daha çok önemsiyoruz, bu yüzden eşim masraflarımızı karşılayacak kadar çalışıyor. Daha fazla çalışıp daha fazla para kazanabilir. Ancak bu durumda daha fazla vergi öderdik ve çocuklardan uzak kalırdı.
Bir finansal özgürün 24 saati nasıl geçiyor?
MBS: Çok güzel. Amerika’da yerleşmiş bu kültürü çok seviyorum. Mesela bir arkadaşım yıllar önce Fas asıllı bir Amerikalı kadınla evlendi. Kadın Amerikan ordusunda psikolog ve iyi kazanıyordu. Çocukları oldu ve arkadaşım evde çocuğuna ve ev işlerine baktı; eşi çalışarak evlerini finanse etti. Bu tür karşılıklı anlayış ve uyuma hayran oluyorum. Mesela bizde bu tür örneklere pek rastlanmıyor. Kadının elinden geçinmek birçok erkek için psikolojik ve mental olarak hem de sokakta duyacağı yorumlar söz konusu olduğunda gurur kırıcı olabiliyor.
Amerikalı bir Psikolog olan Dr. John Gray’in neredeyse bütün kitaplarını okudum. Bir seminerinde emekli olduktan sonra kendine yeni iş veya uğraşı bulmayan erkeklerin yaşama süresi genelde üç yıl oluyor. Çoğu artık bir sorun çözmediği için veya bir hedefi veya meşguliyeti olmadığı için testosteron üretmekte zorlanıyor; bu da kalp krizi gibi ciddi sorunlara yol açabiliyor. Bunu şu yüzden anlattım. Bizim ülkemizde de genç yaşta finansal özgür olanlar var. Bunlardan bir kısmı çalışma hayatını bırakınca yerine yeni bir meşguliyet alanı veya hedef koymadığı için boşluğa düşüp, sıkılıyor ve tekrar çalışma hayatına dönebiliyor. Sen bir finansal özgür olarak gününü nasıl geçiriyorsun? Mesela çok sıkıldım artık iş hayatına geri dönsem dediğin oluyor mu yoksa halinden gayet memnun musun? Bir finansal özgürün 24 saati ve günleri nasıl geçiyor?
RockyP: Çocuklarımız okul çağında olduğu için onların hayatlarına ve aktivitelerine çok dâhilim. Onları her gün okula götürüyor ve geri getiriyorum. Haftada yaklaşık 2 kitap okuyorum, ayrıca gazeteler ve yıllık raporlar/finansal belgeler de takip ediyorum. Ayrıca günde 3-4 saat antrenman yapıyorum; genellikle 2 saat ağırlık kaldırma ve 1,5 ila 2 saat kondisyon çalışması yapıyorum. Aslında hayatımın en iyi fiziksel formundayım. Ancak Dr. Gray ile aynı fikirdeyim. Popülasyon düzeyinde yaptığı değerlendirme doğru. Birçok kişinin kariyerleri olmadan kaybolmuş hissedeceğini biliyorum. Bunu genç yaşta fark ettim ve işimi sadece bir iş olarak görmeye özen gösterdim. Aynı dünyayı gören, parayı benim gibi yöneten (kendisi aslında oldukça tutumlu), ve genç çocuklarımızla geçirilen zamanı her şeyin önünde tutan bir kadınla evlenme şansım oldu. Çocuklarımız büyüdükçe durum değişebilir. Belki zamanımı sorunlu gençlere mentorluk yaparak gönüllü olarak geçirebilirim ya da belki bir şekilde tekrar çalışabilirim. Ancak okumak, antrenman yapmak ve kendi zamanımı yönetmek, bu yaşta sahip olabileceğim bir nimet olduğunu düşündüğüm bir şey.
Bu arada, serbest zamanı yönetebilmek, uzun vadeli yatırım başarısı için kritiktir. Pabrai sık sık briç oynadığından bahseder. Buffett’in haftada 15 saat briç oynadığını biliyorum. Benim için ise antrenman ve aile zamanı bir çıkış noktasıdır. Sıkılıp, zirveden %20 düştü diye yatırımlarımdan birini satmayı düşünmek istemem.
“Haydar Acun’un gölgesi olun”
MBS: Seninle sohbet etmek çok keyifliydi. Kendi adıma birçok dersler çıkardım. Eminim bu sohbetimizden yolunu aydınlatacak bilgiler alacak birçok insan da olacaktır. Son olarak eklemek istediğin bir şeyler var mı? Mesela ben bir gün Pabrai ile İstanbul’da ikinizin mavi balık (MBS: lüfer, Pabrai, İstanbul’da boğazda blue fish yeme göndermesini sık yapar) yediği masada sizleri canlı canlı dinlemek isterim.
RockyP: Eşime İstanbul’a benimle seyahat etmek isteyip istemediğini birkaç kez sordum, ancak reddetti. Finans dünyasında birkaç arkadaşım var ve onlar benimle bir geziye katılmakla ilgilenirler. Önümüzdeki birkaç yıl içinde İstanbul’u ziyaret etmeyi umuyorum. BIST yatırımları hakkında bildiğim her şeyi Pabrai’den öğrendim. Türk yatırımcılara son sözlerim şunlar olacaktır: Haydar Acun’un gölgesi olun. Söylediği her şeyi dinleyin ve yazdığı her şeyi okuyun (yakında yatırım hakkında bir kitap yayımlayacağını düşünüyorum, bu kitabı mutlaka okuyun). Türkçe olarak basılan tüm popüler yatırım kitaplarını okuyun ve İngilizce bilenler için YouTube’da Berkshire Hathaway yıllık toplantılarını ve Pabrai’nin röportajlarını/tartışmalarını izleyin. Bunun ötesinde, yatırım başarısı daha çok karakter ile belirlenecektir. Kişi, doğası gereği çabuk sinirlenen ve huzursuz olduğunu anlıyorsa, en iyisi ya Haydar’ın fonuna yatırım yapmalı ya da belki gayrimenkul veya başka bir girişime yatırım yapmalıdır. Hisse senedi yatırımı gerçekten belirli bir karakter gerektirir. Kişi, bu karaktere sahip olduğunu iddia etmek yerine kendini tanıması en iyisidir. Li Lu’nun dediği gibi, “sınanacaksınız.” Ve haklı. Favori hissenizin en az birkaç kez zirveden tabana %50 düşmesine dayanamazsanız, bu oyun size göre değildir.
Bu listeyi muhtemelen siz de biliyorsunuzdur, ancak LunchInvesting bana bir defasında Türkçe’de mevcut popüler değer yatırım kitaplarının bir listesini paylaşmıştı. Sakıncası yoksa, yatırım ile tamamen ilgisiz bir sorum olacaktı…
MBS: Evet, Haydar Bey geçenlerde finans ve borsa sektörü için bir kitap yazmaya başladığını bir Tweet atarak paylaştı. Ekim ayına yetiştirmeye çalıştığını belirtti. Memnuniyetle tabi ki sorabilirsin.
RockyP: Sanırım yakın zamanda, fitness programınız için büyüme hormonu kullanma deneyiminiz olduğunu paylaşmıştınız. Merak ediyorum, Türkiye’de büyüme hormonu bir doktordan reçete gerektiriyor mu, yoksa reçetesiz bir eczaneden satın alınabiliyor mu? Doktorumdan reçetem var ama sigorta bunu ödemiyor – bildiğiniz gibi bu oldukça pahalı. Türkiye’de nasıl işlediğini merak ediyorum. Almanya ve bazı diğer Avrupa ülkelerinde hormonal PED’lerin (Performans Artırıcı İlaçlar) reçetesiz olarak eczaneden satın alınabildiğini biliyorum, ancak büyüme hormonunu elde etmek her zaman zor görünüyor.
MBS: Türkiye’de bildiğim kadarıyla büyüme hormonu gibi hormonal performans artırıcı ilaçlar (PED’ler) genellikle reçeteyle satılıyor. Bir eczaneden reçetesiz olarak bu tür ilaçları almak oldukça zor olabilir. Bu tür performans artıcı hormonel takviye veya ilaçlar genelde tezgâh altı diye tabir edilen fitness eğitmenleri veya aracı kişilerden alınıyor. Fakat Türkiye’de satılan çok fazla sahte ve sağlık açısından sakıncalı ürünler var. Ben kullandığımda hem fitness hocam hem de dünya şampiyonluğu bulunan ve güvendiğim birinden alıp onun gözetiminde uygulamıştım. Ama şu an olsa kullanır mısın desen, hayır derim. Çünkü sürdürülebilir değil. Mesela süpermen sendromu diye literatüre girmiş bir terim var. Performans artırıcı ürünler kullanan sporcular normalden daha güçlü hissederken her şeyi yenebilecek, alt edebilecek bir psikolojiye giriyor. Bu gücü ben de hissettim. Ama bu takviyeleri bıraktığında yavaş yavaş eskiye ve normale dönüyorsun. Sonra psikolojik olarak o duygudan çıkmak insanları sendroma sokabiliyor. Benim şahsi görüşüm bir show ve profesyonel dünyada yarışmak amaçlı bunları kullanan insanlar var, onların show business için kullanmaları gerekiyor olabilir ama bu sporu sağlık için yapanların bu takviyelere ihtiyacı yok. Çünkü yine Gray’e atıfla bitireyim, insanoğlu dışarıdan hormon almaya programlı değil. Kendi hormonlarımızı ve hormon üretimimizi davranış ve mental düşünme modellerini değiştirerek yeniden düzenleyebiliriz. Şimdi normal glutamin ve BCAA takviyesi alıyorum; sadece eskisi gibi o Herkül vücuduna sahip değilim ama mental ve sağlık, fitness açısından oldukça memnunum. Bu hormonları ama Pakistan ve Hindistan gibi pazarlarda daha ucuza bulmak mümkün olabilir.
RockyP: Teşekkür ederim, bu benim de izlenimim. Kara borsada birçok sahte ve potansiyel olarak zararlı ürün var. Süpermen sendromu ve Adonis kompleksi gerçekten var olan olgular. Profesyonel vücut geliştiricilerin ne kadarının kişisel çocukluk travması yaşadığını görmek beni her zaman şaşırtmıştır. Bu mantıklı, çünkü bu travmayı aşmak için süper-insan olmaya çalışıyorlar, bu da birçok çizgi roman ve süper kahraman romanında sıkça rastlanan bir karakter gelişimidir. Her halükarda, piyasalar hakkında bu konuşmadan büyük keyif aldım ve umarım temasımız devam eder.
MBS: Ben de çok keyif aldım. Evet lütfen iletişimi sürdürelim. Sohbetimizde bahsettiğin Matt Webber ile de ileride bir röportaj gerçekleştirmek isterim. Aslında seninle sohbet ederken kafamda bir kitabın fikri oluştu. Hani biliyorsun Jack D. Schwager’a ait Market Wizards (Borsa Sihirbazları) kitabı var. Türkçe çevirisi de var. Orada zamanın meşhur traderları ile yaptığı röportajları hatırladım. Bir de William Green’e ait Richer, Wiser, Happier. Orada Pabrai ile yaptığı yolculuk keyifiydi. Ayrıca birçok değerli ismi orada öğrendim. Sonra dedim senin gibi Türkiye’ye yatırım yapan 10 kişi daha bulsam kitabın ismi bile hazır: “Türkiye’deki Bıyıksız Yabancılar”. Bu ifadeyi de açıklayayım: Borsamızda uzun zamandır hasretle beklenen bir yabancı yatırımcı beklentisi var. Bazen yurt dışı kurumlardan özellikle Bank Of America’dan yapılan alımların “bıyıklı yabancı” diye tabir edilen Türkler olduğu vurgusu yapılıyor. Bir algı yani. Ama biliyorum ki senin gibi, Pabrai gibi bıyıksız (gerçi Pabrai’nin baya bir bıyığı var) insanlar da uzun zamandır buradalar. Mesela bir gün Pabrai ile de söyleşi yapmak isterim. Hatta çok isterim. Böylece bir kitabın yolcuğu da başlamış olur.
Yorumlar kapalı.