Lübnan hükümeti geçen hafta gerçekleşen iki saldırılardan İsrail’i sorumlu tuttu ve bunları “İsrail’in suç niteliğindeki saldırıları” olarak niteledi, Hizbullah ise “misilleme” sözü verdi.
İsrail bu ithamlara ilişkin henüz bir resmi bir açıklama yapmadı, fakat bazı İsrail medya kuruluşları, kabinenin bakanlara olay hakkında açıklama yapmamalarına yönelik talimatını verdiğini satır aralarında söyledi.
Eğer yapılan iki saldırıdan da İsrail sorumluysa, bu hem İsrail’e hem de ulusal istihbarat teşkilatı Mossad’ın eski operasyonlarını da gündeme getirecek bir tarihi vaka olarak hatırlanacak
Mossad’ın farklı ne?
Resmi adı İstihbarat ve Özel Harekat Enstititüsü olan Mossad, ülkenin ilk başbakanı David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşundan sadece birkaç ay sonra 1949’da kuruldu.

Genel olarak konunun uzmanları Mossad için; İsrail’in dış istihbarat teşkilatıdır, ana hatları ile ABD’nin CIA’i veya İngiltere’nin MI6’ine eşdeğerdir, ancak çok daha geniş yetkilere sahiptir” diyerek diğer istihbaret kuruluşlarından ayrılan özelliğinin altını çiziyorlar.
Teşkilatın misyonu kuruluşta “istihbarat toplamak, tehditleri engellemek ve İsrail Devleti’nin ve Yahudi halkının güvenliğini sağlamak” olarak belirlendi.
Mossad’ın internet sitesinde bu misyonu yerine getirmek için “yurtdışında cesurca, bilgelikle ve kurnazlıkla gizli faaliyetler yürütebilecek toplumun en yeteneklilerine güveneceği” belirtiliyor.
Ajansı çevreleyen gizlilik öylesine büyüktü ki, 1990’lara kadar üst düzey yetkililerinin isimleri, görev süreleri bitene kadar kamuoyuna açıklanmıyordu. Mossad’ın kimliği görevdeyken ortaya çıkan ilk direktörü Danny Yatom’du.

Eski Mossad Direktörü Yatom, Le Grand Continent adlı dergiye verdiği röportajda, “Fas ve diğer Kuzey Afrika ülkeleriyle ilişkilerin iyileştirilmesine Mossad öncülük etti” diyerek, Mossad’ın Müslüman ülkeler ile ilişkileri düzeltmek adına görevler üstlendiğini de dile getirdi.
Geçmişte birçok başarılı operasyon Mossad’a atfedildi. Bunlardan öne çıkan birkaçı şu şekilde:
Nazi subayı Adolf Eichmann’ın yakalanması
Nazi subayı Adolf Eichmann’ın 1960’ta Arjantin’den kaçırılması, Mossad’ın en ünlü istihbarat başarılarından biri.
Holokost’un kilit mimarlarından biri olan Eichmann, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kamplarında Yahudilere zulümden sorumluydu. Bu dönemde yaklaşık altı milyon Yahudi, Nazi Almanyası tarafından öldürüldü.

Eichmann farklı ülkelerde izini kaybettirdikten sonra Arjantin’e yerleşti.
14 ajandan oluşan bir Mossad ekibi onu takip etti, kaçırdı ve İsrail’e götürdü. Orada yargılandı ve sonunda idam edildi.
Entebbe Operasyonu
1976’da Uganda’daki Entebbe operasyonu İsrail’in en başarılı askeri görevlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Mossad istihbarat sağlarken, İsrail ordusu operasyonu yürüttü.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nden iki kişi, Alman iki kişiyle birlikte, Paris’e giden bir uçağı kaçırıp Uganda’ya yönlendirdi. Yolcuları ve mürettebatı Entebbe Havaalanı’nda rehin tuttular.
İsrail komandoları havaalanına baskın düzenledi ve kalan 100 İsrailli ve Yahudi rehineyi kurtardı.
Bu olayda üç rehine, uçağı kaçıranlar, birkaç Ugandalı asker ve İsrail’in şu anki Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kardeşi Yonatan Netanyahu hayatını kaybetti.
Kardeşler Operasyonu
1980’lerin başında, eski İsrail Başbakanı Menahem Begin’in talimatları doğrultusunda hareket eden Mossad, 7 binden fazla Etiyopyalı Yahudiyi, sahte bir dalış tesisini paravan olarak kullanarak Sudan üzerinden İsrail’e kaçırdı.
Sudan’ın o dönemde İsrail ile diplomatik ve siyasi olarak yaşaması sebebiyle gizlice faaliyet gösteren bir Mossad ajanları ekibi, ülkenin Kızıldeniz kıyısında bir tesis kurdu ve burayı üs olarak kullandı.

Gündüzleri otel personeli gibi davranıyorlardı ve geceleri komşu Etiyopya’dan gizlice gelen Yahudileri hava ve deniz yoluyla ülkeden kaçırıyorlardı.
Operasyon en az beş yıl sürdü ve keşfedildiğinde Mossad ajanları kaçmıştı.
Münih Olimpiyatları’ndaki kaçırma olayından sonra misilleme
1972’de Filistinli militan grup Kara Eylül, Münih Olimpiyatları’nda İsrail takımının iki üyesini öldürdü ve dokuz kişiyi esir aldı.

Atletler daha sonra Batı Almanya polisinin başarısız kurtarma girişimi sırasında öldürüldü.
Takip eden yıllarda Mossad saldırıda rolü olduğundan şüphelenilen kişileri hedef aldı. Bunlar arasında Mahmud Hamşari de vardı.

Paris’teki dairesinde telefonuna yerleştirilen patlayıcı bir cihazla öldürüldü.
Hamşari patlamada bir bacağını kaybetmiş ve ağır yaralanmıştı, sonunda yaşamını kaybetti.
Yahya Ayyaş ve patlayan telefon
1996’daki benzer bir operasyonda Hamas’ın önemli bomba yapımcılarından Yahya Ayyaş, Motorola Alpha marka cep telefonundaki 50 gram patlayıcının infilak etmesiyle öldürüldü.
Hamas’ın askeri kanadında önde gelen bir lider olan Ayyaş, bombalar yapma ve İsrail hedeflerine karşı karmaşık saldırılar düzenleme konusundaki uzmanlığıyla tanınıyordu.

Bu onu İsrail güvenlik teşkilatları için birincil odak noktası haline getirdi ve İsrail tarafından en çok aranan isimlerden biri oldu.
2019’un sonlarında İsrail, suikastın bazı ayrıntılarına yönelik sansürü kaldırdı ve Ayyaş’ın babasıyla yaptığı son telefon görüşmesinin kaydı ülkede yayın yapan 13 TV kanalında yayınladı.
Hem Hamşari hem de Ayyaş’ın suikastları, Mossad’ın hedefli cinayetler için ileri teknoloji kullanmak konusunda uzun ve karmaşık bir geçmişi olduğunu kanıtlıyor.
Mahmud El Mabhuh: Boğularak öldürüldü
2010 yılında Hamas’ın üst düzey askeri liderlerinden Mahmud El Mabhuh, Dubai’deki bir otelde suikastte öldürüldü.
Başlangıçta doğal bir ölüm gibi görünse de, Dubai polisi kamera görüntülerini inceledikten sonra suikast ekibini tespit edebildi.

Polis daha sonra El Mabhuh’un elektrik şokuyla öldürüldüğünü ve ardından boğulduğunu açıkladı.
Operasyonun Mossad tarafından düzenlendiği düşünülüyordu ve bu durum Birleşik Arap Emirlikleri’nde tepkiye yol açtı.
Ancak İsrailli diplomatlar, Mossad’ın saldırıyla bağlantısına dair hiçbir kanıt olmadığını iddia ettiler.
Fakat İsrail’in bu tür konularda “muallakta” bırakma politikasıyla uyumlu olarak, müdahil olduklarını reddetmediler.
Tabii ki Mossad’ın kendilerince “başarılı” olarak tamamlandığını dile getirdikleri operasyonlarının yanında, istihbaret zaafiyeti veya başarısızlıkla sonuçlanmış olaylar da mevcuttur. Bunlardan bazıları;
Lavon Olayı
1954’te Mısırlı yetkililer, Susannah Operasyonu olarak bilinen bir İsrail operasyonunu engellediler.
Başarısız olan görevde İngiltere’yi Süveyş Kanalı’ndaki varlığını devam ettirmeye zorlamak için Mısır’daki Amerikan ve İngiliz tesislerine bombalar yerleştirilmesi hedefleniyordu.

Olay, ismini İsrail’in o dönem Savunma Bakanı olan Pinhas Lavon’dan alarak Lavon Olayı olarak tanındı.
Operasyonun planlanmasında yer aldığına inanılıyordu.
Yom Kippur Savaşı
6 Ekim 1973’te Mısır ve Suriye, Sina Yarımadası’nı ve Golan Tepeleri’ni geri almak için İsrail’e sürpriz bir saldırı başlattı.
Yahudilerin Kefaret Günü olan Yom Kippur’daki saldırının zamanlaması, İsrail’i savaşın ilk günlerinde hazırlıksız yakaladı.
Mısır ve Suriye, İsrail’e iki cepheden saldırdı.

Mısır kuvvetleri Süveyş Kanalı’nı geçerek beklenen kayıpların yalnızca bir kısmını verirken, Suriye kuvvetleri İsrail mevzilerine saldırdı ve Golan Tepeleri’ne ulaştı.
Sovyetler Birliği, Suriye ve Mısır’a erzak sağlarken ABD, İsrail’e acil bir erzak hattı sağladı.
İsrail kuvvetleri püskürtmeyi başardı ve savaş, Birleşmiş Milletler’in çatışmalara son verilmesini isteyen kararından dört gün sonra, 25 Ekim’de sona erdi.
Hamas Siyasi Lideri Halid Meşal’in Zehirlenmesi
Mossad’ın büyük bir diplomatik krize yol açan operasyonlardan biri, İsrail’in 1997’de Ürdün’de Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal’i zehirleme girişimiydi.
İsrail ajanlarının yakalanmasıyla görev başarısız oldu ve İsrail’i Meşal’in hayatını kurtarmak için panzehiri sağlamaya zorladı.

O zamanki Mossad başkanı Danny Yatom, Meşal’i tedavi etmek için Ürdün’e uçtu.
Bu suikast girişimi Ürdün ile İsrail ilişkilerinde gerilime neden oldu.
7 Ekim 2023 saldırısı
aklaşık 50 yıl sonra, İsrail yine ani bir saldırıyla şaşkınlığa uğradı, bu sefer Hamas tarafından 7 Ekim 2023’te Gazze sınırına yakın İsrail kasabalarına saldırılar düzenlendi.
Mossad’ın saldırıyı tahmin edememesi büyük bir fiyasko olarak değerlendiriliyor ve analistlere göre İsrail’in Hamas’a yönelik caydırma politikasındaki bir zayıflığı yansıtıyor.

İsrail yetkilileri, 7 Ekim saldırısında çoğunluğu sivil olmak üzere yaklaşık 1.200 kişinin öldüğünü söylüyor. Diğer 251 kişi ise rehin olarak Gazze’ye geri götürüldü.
Yorumlar kapalı.