Sermaye dediğimizde ilk aklımıza gelen parasal değeri olan bir birikimdir (Kapital). Sermaye birikimi toplumun refah seviyesini arttırmak için önemli bir faktör olsa da, toplumsal dayanışma ve paylaşmada refah için bir o kadar kıymetlidir (Sosyal Sermaye). Maalesef geldiğimiz noktada ülkemiz kapital birikiminden çok daha önemli olan sosyal sermayesini kaybetmeye başlamıştır. Dayanışma, güçlü aile bağları ve misafirperverlik üzerine kurulmuş olan köklü örf ve adetlerimiz giderek yok olmaktadır. Bu gelişmede iktisadi alanlarda atılan yanlış adımlar sonucu artan yoksulluk, adaletsizlik ve güven gibi temel insani duyguların yok oluşunun önemli bir payı bulunmaktadır. Maddiyatın manevi değerlerin önüne geçen bir toplum haline gelinmiştir.
Sonuçta;
a) Adalet, sağlık, eğitim ve güvenlik gibi devletin temel görevlerinde halkın önemli bir kısmı kendi kaderine terk edilmiştir.
b) Toplumda sahip çıkılması gereken gençler ve yaşlıların geleceğe güveni azalmıştır,
c) Gençlerin uyuşturucu batağında olması, her alanda cinayetlerin artması, aşırı yoksulluk ve benzer sorunlar beraberinde toplumu ağır bir manevi faturayla baş başa bırakmıştır,
d) Toplumda var olan sosyal dayanışma ve birlikte yaşama duygusu, iyi günde kötü günde destek olma, aile ve akraba, arkadaşlık ve dostluk kavramları yıllar içinde azalmış hatta yok olmuştur.
Maalesef, yaşanan iktisadi sıkıntıların böyle bir sonuçları doğuracağı geniş kitleler tarafından öngörülemedi.
Şöyle bir 50 yıl öncesine gidelim. 60’lı yıllarda, bizlerin 10-15 yaşında olduğu zamanlarda, bir mahalle kültürü vardı. Her mahallede bir bakkal, manav, kasap, berber gibi ufak işletmeler vardı. Buralarda her alanda çalışan doktor, öğretmen, memur, teknisyen ve esnaf yaşardı. Herkesin yaşam standartları hemen hemen aynı seviyede idi. Mahallede yaşayanlar içinde en saygın kişi öğretmendi ve öğretmen çok kutsal bir meslekti. Kişilerin siyasi görüşü ne olursa olsun özellikle yaşlılara bir hürmet vardı. Sosyal yapı yüzyıllar boyunca komşuluk ve insanlık üzerine oluşmuştu. Ne oldu da bu yapı hızlı bir şekilde değişti? Her açıdan sorgulanması gereken bir soru. İşin garip tarafı burada kaleme aldığım konular yazılıyor, tartışılıyor, farklı görüşte olanlar aynı fikirde olduklarını söylüyor ama toplumsal hiçbir hareketin içinde yer almıyorlar. Düzgün insanlar hukuki süreç tamamlanmadan cezalandırılıyor.
2024 Nobel Ekonomi Ödülüne, oluşumu ve refaha etkilerine ilişkin çalışmalardan dolayı alan Prof.Dr. Daron Acemoğlu ve arkadaşlarını kutlar, başarılarının devamını dilerim.
Yorumlar kapalı.