Borsaya yeni giren bir yatırımcı önce fiyatlara, sonra grafiklere bakar. Biraz zaman geçince bilanço okumayı öğrenir, teknik seviyelere kafa yormaya başlar. Ama çoğu, en kritik noktayı atlar: insanları.
Çünkü bu piyasada yalnızca şirketlerin performansı, faiz kararları ya da küresel gelişmeler değil, insanlar da etkili olur.
Kiminle yürüdüğünüz, kimi dinlediğiniz, kimin yönlendirmesiyle pozisyon aldığınız…
Bunların hepsi fiyatlardan daha sessiz ama çok daha güçlü etkiler bırakır portföyünüzde.
Ve tam da burada devreye girer: borsa asalakları.
Bunlar ne klasik dolandırıcıdır ne de açık açık kötülük yapan tipler.
Ama yatırımcıyı içten içe tüketen, onun sırtından geçinen, bilgi üretmeden kazanca ortak olan adamlardır.
Kendileri risk almaz.
Pozisyon açmazlar.
Ama başkalarına hisse söylerler.
Sen alırsın. Kazanırsan mesaj gelir:
“Ben söyledim, unutmam artık ;)”
Zarar edersen?
Ortada yoklar.
Tweet silinmiştir.
Yeni bir “kardeşim” bulunmuştur.
Bazısı kendini “aileden borsacı” ilan eder.
Tek dayanağı birkaç eski hisse ismi, birkaç tozlu hikâye.
Bazısı gece 02:40’ta viskisini koyar, timeline’da millete sarmaya başlar.
Sabah olur, hiçbir şey olmamış gibi timeline’a “Selam kardeşim, nasılsın” diye döner.
Yatırımcının hatası güvenmesinde değil, bu tiplere göre pozisyon almasındadır.
Bu tipler sizi tanımadığınız hisselere sokar, sonra yükselirse üstünüze çöker.
Kazandığınızda sizi borçlu hissettirir.
Zarar ettiğinizde ise sessizleşir, bazen sizi suçlar.
En iyi ihtimalle “zaten ben tavsiye vermedim” deyip sıyrılır.
Bu sistemin devam etmesi için yatırımcının öğrenmemesi gerekir.
Sorgulamaması gerekir.
Çünkü öğrenen, sorgulayan yatırımcı bu tiplerden uzak durmaya başlar.
O yüzden bu karakterler güven satar.
Samimiyet gösterir.
“Sadece sana söyledim” en güçlü kozlarıdır.
Ama borsa duyguyla değil, bilgiyle yürür.
Pozisyon açmak sadece hisse almak değil, karakter göstermektir.
Cebinden çıkan her liranın karşılığı analiz, veri ve plan olmalıdır.
Aksi halde kazansan bile kazancın senin olmaz.
Çünkü sen pozisyona değil, başkasının planına ortak olmuşsundur.
Yatırımda en tehlikeli şey para kaybetmek değildir.
Neden kazandığını ya da neden kaybettiğini bilmemektir.
Komisyon isteyen, yön veren ama sorumluluk almayan bu tiplere mesafe koymak; yatırımcılığın ilk adımıdır.
Kazancın seninse, kararın da senin olmalı.
Kimseye borçlu değilsin.
Kazandığın parayı da, yediğin zararı da ancak sen anlayabilirsin.
Bu yüzden piyasayı anlamaya çalışırken, piyasadaki insanları da tanı.
Çünkü bazen en riskli enstrüman, tahtada değil, hemen yanında oturuyor olabilir.
Yorumlar kapalı.