Albert Einstein “Tanrı zar atmaz” sözü ile, dünyada her şeyin birbiri ile bağlantılı olduğunu, her gelişmenin veya sonucun, bir önceki olayın etkinin ürünü ve bir sonrakinin de sebebi olduğunu anlatmıştır. 19. Yüzyılın başında itibaren tartışılan sebep sonuç ilişkisine güzel bir örnek teşkil eden bu söz son dönemde daha fazla aklıma gelir oldu.
Niye dediğinizi duyar gibiyim, sebebi basit; 2019 da başlayan “ Ne neyin sebebi, ne neyin sonucu” tartışması ile karışan akıllar, son dönemde yaşanan rasyonel ekonomi politikalarına dönüş ile birlikte daha da karıştı.
Faiz-borsa ilişkisi çok tartışılırken sebep sonuç ilişkisine yönelik çok fazla tez ortaya atılınca ben de kendi tezimi paylaşayım istedim.
Hep verdiğim örnek üzerinden yola çıkmak istiyorum, ekonomik tıp’a benzer. Çok fazla değişken, birbiri ile etkileşim içinde olan birçok husus, farklı şartlar altında aynı tedaviyi uygulasanız bile farklı sonuçlar alabileceğiniz bir bünye varken ortada, ezberler üzerinden değil de sebep/sonuç veya etki/tepki denklemleri esas alınarak okuma yapmak daha faydalı olur düşüncesindeyim.
Şimdi klasik söylemi ele alalım; “Faiz artırımı borsayı olumsuz etkiler mi?”
Buna cevap ararken aklıma hemen Kayserilinin hikâyesi geldi. Kayseriliye “2+2 kaç eder” diye sormuşlar, o da “alırken mi yoksa satarken mi” diye cevap vermiş. Faiz artırımı sorusuna da buna benzer cevap vermek istedim, “SÜRECİN BAŞINDA MISIN, YOKSA SONUNDA MI?”
Konuyu ABD örneği üzerinden incelediğimizde karşımıza aynı soru çıkıyor zaten. ABD faiz ve 3 yıllık tahvil getirisi grafiklerine baktığımızda, beklenenin paralelinde doğru orantılı hareket ettikleri gözlemleniyor.

Şimdi bunun borsaya etkisine baktığımızda; esasında aynı veriyi farklı gösterimlerle veren iki grafikte görüldüğü üzere; ekonomi ve para politikalarının düzeltilmesine yönelik atılan adımların inanılırlığı ile çözüme ne kadar yaklaşılmakta olduğuna ilişkin inancın borsanın gidişatını etkin şekilde etkilediği aşikârdır.


Bu örnekten yola çıkarsak, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yeni ekonomi yönetimi ve rasyonelleşme adımlarına olan inanç bir hikâye yazmış ve borsada yukarı bir ivme oluşmasına sebebiyet vermişti.
Şimdi ise son Merkez Bankası faiz kararı ile birlikte, borsayı etkileyecek olanın; faizi artış oranı ve hızı değil de, ekonomi ve para politikalarının düzeltilmesine yönelik alınan tüm kararlar paralelinde çözüme ne kadar yakınlaşacağımız olduğunu düşünüyorum.
Borsaların geleceği fiyatladığı, yine ABD borsasından örnek verirsek yaşanan son rallinin FED’in faiz indirim kararına ilişkin bir yatırım olduğu varsayımından yola çıkarak, atılacak adımların piyasayı ve yabancı yatırımcıyı inandırma konusuna başarılı olursa borsayı olumlu veya olumsuz etkileyecek olanın faiz değil, faiz indirimi beklentisi olacağı unutulmamalıdır.
Sonuç olarak ne olacak derseniz; enflasyon verisi, yabacı yatırımcının ilgisi gibi değişkenler izlenerek olumlu gelişmelerin satın alınacağı anı kestirmeye çalışmak ve bunun da bir süreç alacağı bilinciyle riski yönetmek sürecin anahtarı olacaktır.
Metin Üstad’tan son faiz kararına ilişkin “Kaçak kat” benzetmesinden alıntı yaparak konuyu neticelendirmek gerekirse, bu çıkılan kaçak kat için imar izni çıkarsa ve hatta kaçak katlara devam edersek işimiz zor ama, bu kaçak kat ile kalırsak ve hatta bu kaçak katı yıkmaya yönelik irade beyanı çıkarsa mahallemiz bir süre sonra da olsa güzelleşecek o belli.
Yorumlar kapalı.